%@ Language=VBScript %>
KONULARA
GÖRE
HADİSLER
Rahman ve Rahim olan Allah'ın Adıyla...
* * *
* * * 4-İmam Seccad (a.s) şöyle buyurmuştur: "Hamd Allah'a
mahsustur; Allah'a özgü sayısız hamd O'na mahsustur. Nefsimin şerrinden ona
sığınırım. Şüphesiz ki Allah'ın rahmet ettiği dışında bütün nefisler
kötülüğü emreder. * * * 5-Emir'el-Mü'minin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Eğer
Allah'ın azametini derk edecek olursan, bütün yaratıklar gözünde
küçülür/değersiz hale gelir." * * * 6-İmam Sadık (a.s)şöyle buyurmuştur: "Kalp Allah'ın
haremidir, Allah'ın hareminde Allah'tan başkasında yer vermeyin." * * * 7-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şiilerimiz
halvetlerde/yalnız kaldıklarında Allah'ı çok zikredenlerdir." * * * 8-İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah'a and olsun ki
Allah kullarından sadece şu iki hasleti irade etmiştir: Nimetlerini ikrar
etmeyi ki böylece onlara nimetlerini arttırır ve günahlarını itiraf etmeyi
ki bu vesileyle de onların günahlarını affeder." * * * 9-İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz ki zikri
yüce olan Allah kullarını kendisini tanısınlar diye yaratmıştır, kulları
O'nu tanıyınca, ona ibadet ederler ve ona ibadet edince de O'ndan gayrisine
ibadetten müstağni/ihtiyaçsız olurlar." * * *
* * * 12-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Sizden birinin
kapısından bir nehir geçse ve her gün beş defa o nehirde yıkansa, bedeninde
hiçbir pislik kalır mı? Şüphesiz ki namazın misali işte bu temizleyen nehir
misalidir. Namaz, kendisini imandan çıkaran günahlar dışında namazı kılan
insanın tüm günahlarına kefarettir. * * * 13-Nebi (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Farz namaz Allah katında
bin hac ve bin makbul/iyi umreye denktir." * * * 14-Nebi (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Namazlarınızı zayi
etmeyiniz. Şüphesiz ki namazını zayi edenler Karun ve Haman ile haşr olur.
Allah da onu münafıklar ile birlikte bir hak olarak ateşe atar." * * * 15-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Namazı kılarken,
son namazını kılan kimse gibi ol." (Tam bir kalp huzuruyla namaz kıl; idam
hükmünün infazından önce namaz kılan kimse gibi ol.) * * * 16-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
"Eğer namaz kılan kimse kendisini çepe-çevre saran ilahi rahmetten haberdar
olsaydı, asla başını secdeden kaldırmazdı." * * * 17-İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Kulun hesaba
çekildiği ilk şey namazdır. Namazı kabul görürse gayrisi her şey kabul
görür." (Aksi takdirde diğer amellerinin kendisine hiçbir faydası
olmayacaktır.) * * * 18-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Namazı hafife
alanlar şüphesiz ki asla şefaatimize nail olamazlar." * * *
* * * 20-Emir'el-Mü'minin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Namaz
her takvalı insanın Allah'a yakınlaşma vesilesidir, hac her zayıf insanın
cihadıdır (zira hac eşinden ve çocuklarından uzak kalmak, soğukluk, sıcaklık
ve korku gibi bir takım meşakkatlere katlanmak demektir) Her şeyin bir
zekatı vardır, bedenin zekatı ise oruçtur, kadının cihadı ise eşi ile iyi
geçinmesi ve ona itaat etmesidir." * * * 21-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Her gece ölüm
meleği şöyle nida eder: "Ey kabir sakinleri, bugün ahiretin durumunu
gördüğünüz halde kime imreniyorsunuz" * * *
* * * 23-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Namazlara
dikkat edin, şüphesiz Allah tebarek ve teala kıyamet günü kul getirilince
kendisine ilk önce namazı sorar. Eğer kul namazını tam eda etmişse
(kurtuluşa erenlerden olacaktır); aksi takdirde ateşe atılacaktır." * * * 24-Ebu Basir şöyle diyor: (İmam Sadık (a.s)'ın şahadeti için
baş sağlığı dilemek üzere) Ümmü Hamide'nin (Musa b. Cafer (a.s)'ın
annesinin) huzuruna vardım. Ümmü Hamide ağladı, ben de ardından ağlamaya
başladım, daha sonra şöyle dedi: "Ey Eba Muhammed, Eba Abdillah (a.s)'ı
(İmam Sadık'ı) ölüm anında görmüş olsaydın, ilginç bir şey görmüş olurdun.
İmam Sadık (a.s) gözlerini açtı ve, "Aramızda akrabalık olan herkesi
toplayın." dedi. Ümmü Hamide daha sonra şöyle dedi: "Bunun üzerine biz de
ilgili herkesi oraya topladık. İmam (a.s) oradakilere baktı, sonra şöyle
buyurdu: "Şüphesiz ki namazı hafife alanlar şefaatimize nail olamaz." * * * 25-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Haram yiyecek ile
birlikte olan ibadet, çakıl taşları üzerinde yapılmış (hiç sağlam olmayan)
binaya benzer." * * * Teheccüd Namazı * * * 27-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
"Geceleyin fazla uyuyan gündüz elde edemeyeceği bir ameli (yani gece
namazını) elden kaçırır." 28-İmam Sadık (a.s) şöyle buyuruyor: "Allah-u Teala Hz. Musa
(a.s)'a şöyle hitap etti: "Ey İmranoğlu! Gece boyu benden gaflet edip
uyudukları halde beni sevdiğini iddia edenler yalan söylüyor. (Dost, dostla
konuşmaktan lezzet almaz mı?" * * * 29-İmam Sadık(a.s) şöyle buyurmaktadır: "Gece namazını asla
terk etme! Gerçek zarara uğramış kimse, gece namazından mahrum kalan
kimsedir. * * * 30-Ebi Abdillah (İmam Sadık-a.s-), şöyle buyurmaktadır: "Resulullah
(s.a.v) Cebrail'e "bana öğüt ver" diye buyurdu. Bunun üzerine Cebrail şöyle
dedi: "Ey Muhammed istediğin kadar yaşa, ama şüphesiz ki sonunda öleceksin.
İstediğin kadar sev, şüphesiz ki sonunda ayrılacaksın. İstediğin şeyi yap
şüphesiz ki sonunda onu (karşılığını) göreceksin. Müminin şerefi gece
namazıdır. İzzeti ise insanların ırz ve yüz suyundan sarf-ı nazar
etmesidir." * * * 31-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şu üç şey müminin
dünya ve ahirette ziyneti ve övünç kaynağıdır: Gecenin sonunda kıldığı
teheccüd namazı, insanların elinde olan şeylere ümit bağlamaması ve Al-i
Muhammed'den (Ehl-i Beyt'ten) olan imamın velayet sevgisi." * * *
Konular 33-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: Babam bana babasından
şöyle buyurduğunu nakletti: Kufe ehlinden bir adam, babam Hz. Hüseyin bin
Ali (a.s)'a şöyle yazdı: "Ey efendim, bana dünya ve ahiret hayrını/iyiliğini
haber ver." Bunun üzerine babam (a.s) şöyle yazdı: "Rahman ve rahim olan
Allah'ın adıyla, şüphesiz ki her kim Allah'ın rızasını insanların gazabından
üstün tutarsa, Allah da insanlarla ilişkilerinde kendisine kifayet
eder/yeter. Her kim de insanların rızayetini Allah'ın gazabına tercih
ederse, Allah da onu insanlara havale eder... ve's-Selam" * * * 37-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "İnsanların cennete
girmesine en çok sebep olan şey, Allah'dan sakınması ve güzel ahlaklı
olmasıdır." * * * 38-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Bir işi yapmaya
himmet edersen önce akıbetini düşün. Eğer hayırlıysa ve sonunda başarı ve
ilerlemeni sağlayacaksa onu takip et. Yok eğer fasit ve bozuk bir şey
ise, onu terk et." * * * 39-İmam Sadık (a.s)'a takvanın anlamı sorulunca şöyle
buyurmuştur: "(Takva Allah'ın) seni, emrettiği işlerde kaybetmemesi ve nehy
ettiği işlerde ise görmemesidir." (Yani, Allah'ın emrettiğini yapmak, nehy
ettiğinden sakınmaktır.) * * * 40-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Kavminden
(yakınlarından) salih bir insandan utandığın gibi Allah'tan utan." * * * 41-Emir'el Müminin Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Gözlerini
önüne dikmek (kapamak) şehvetlerden/günahlardan en güzel koruyucudur." * * * 42-Emir'el Müminin İmam Ali (a.s), İbn-i Mülcem (Allah ona
lanet etsin) tarafından kılıçla yaralanınca oğlu Hasan ve Hüseyin (a.s)'a
şöyle buyurdu: "Size Allah'tan korkmanızı ve her ne kadar dünya sizi istese
de dünyayı istememenizi, dünya sizden bir şey aldığında buna üzülmemenizi,
hak üzere konuşmanızı, (ahirette alacağınız) mükafat için amel etmenizi,
zalime düşman ve mazluma ise yardımcı olmanızı tavsiye ediyorum." * * * 43-Emir'el Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Ey
oğlum sizlere Allah'tan sakınmanızı, emrini gerekli görmenizi, zikriyle
kalbinizi abad/bayındır kılmanızı (muhabbet ve aşk ocağı olan kalp ilahi aşk
nuruyla daha iyi nurlanır ve Allah'tan gayrisine teveccüh etmez.) ve ipine
sarılmanızı vasiyet ediyorum. Eğer sarılacak olursan Allah ile kendi
arandaki sebepten/vesileden daha sağlam hangi sebep/vesile olabilir.! * * * 44-Ebi Usame şöyle diyor: "Eba Abdillah (a.s)'ın (İmam
Sadık'ın) şöyle buyurduğunu işittim: "Allah'tan kork, ver'a /takva sahibi
ol, ibadetlerde gayretli davran, doğru konuş emanete riayet et, güzel
ahlaklı ol ve komşularına iyi davran. İnsanları kendinize, dillerinizden
gayrisiyle (amellerinizle) davet edin. Bize süs olun, bize utanç kaynağı
olmayın, rüku ve secdeleriniz uzun olsun, şüphesiz ki sizden birinin rüku ve
secdeleri uzarsa şeytan arkalarından şöyle feryat eder: "Eyvahlar olsun
bana; bu itaat etti, ben ise isyan ettim, o secde etti, ben ise secde
etmekten sakındım." * * * 45-İmam Bakır (a.s) Ali bin Hüseyin (a.s)'ın
kitabından naklen şöyle buyurmuştur: "Uyanık olun, şüphesiz ki Allah'ın
dostlarına korku yoktur ve onlar asla üzülmezler, (Allah'ın dostluğu ise)
Allah'ın farz kıldığı şeyleri eda etmek, Resulullah (s.a.v)'in sünnetine
sarılmak, Allah'ın haramlarından kaçınmak, dünyanın güzelliklerinden uzak
durmak, Allah nezdinde olanlara rağbet etmek, Allah'ın temiz rızıklarını
sadece Allah için elde etmek, bu mallarla başkalarına karşı övünmemek ve
elde ettiği malları Allah'ın farz kıldığı yerlerde infak etmekle mümkündür.
Allah bu dostlarının elde ettiklerine hayır ve bereket vermiş, ahiretleri
için önceden gönderdikleri (ibadet ve infakları) sebebiyle mükafat taktir
etmiştir." * * * 46-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz ki
insanlar Hz. Adem (a.s)'dan günümüze bir tarağın dişleri gibi eşittir.
Arabın, Arap olmayana ve kızılın siyaha takva dışında bir üstünlüğü yoktur." * * * 47-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: Takva ile birlikte
olan az amel, takvasız olan çok amelden daha hayırlıdır. 48-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah'a yapılan
bütün dualar Muhammed ve Al-i Muhammed'e salavat gönderilmedikçe göklere
örtülüdür/yükselmez." * * * 49-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Mümin insan (ahirette
dünyadaki çektiği sıkıntılar karşılığında) kendisine verilen güzel
mükafatları görünce dünyadaki hiç bir duasının müstecab olmamasını
temenni eder." (Zira duası müstecab olunca o belalardan kurtulmuş,
dolayısıyla da sıkıntılara katlanma sevabından mahrum kalmıştır.) * * * * * * * * * 52-Emir'el Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şu beş
vakitte dua etmeyi ganimet bilin: Kur'an okunurken, ezan okunurken, yağmur
yağarken, şahadet için düşmanla karşılaşırken ve mazlum insan dua ederken.
Zira arş ile mazlumun duası arasında hiçbir perde yoktur. * * * 53-İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allahım sen
çağrılanların en yakınısın, icabet edenlerin en hızlısısın, affedenlerin en
kerimisin, ihsan edenlerin en genişisin, istenilenlerin en çok duyanısın, ey
dünya ve ahiretin rahman ve rahimi." * * * 54-Emir'el Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
"Kendisine dört şey verilen, dört şeyden mahrum olmaz: Kendisine dua
verilen, icabetten mahrum; kendisine tövbe verilen, kabulden mahrum olmaz;
kendisine istiğfar verilen mağfiretten mahrum olmaz ve kendisine şükür
verilen, (nimetlerinin) artışından mahrum olmaz." * * * 55-Ebi Abdillah, (İmam Sadık) -a.s- Şiilere yazdığı uzun bir
mektubunda şöyle buyurmuştur: "Allah kıyamet günü Müminlerin duasını da
onların iyi işlerinden sayar ve bu bahaneyle cennette kendilerine daha üstün
bir mükafat verir." * * * 56-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Hastalarınızı sadaka
ile tedavi edin ve bela kapılarını dua ile kendinizden uzaklaştırın." * * * 57-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah'tan hacetini
ısrarla dile; çünkü Allah mümin kullarından ısrarla dilekte bulunanları
sever."
60-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Ümmetim arasında
Ehl-i Beyt'imin misali, Nuh'un gemisi misalidir. Ona binen kurtulur, ondan
yüz çeviren ise helak olur." * * * 61-İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz ki biz Ehl-i
Beyt'in sözleri kalpleri ihya eder." * * * 62-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Meclislerinizi Ali
bin Ebi Talib'in zikriyle süslendirin."
63-İkmal'ud-Din'de Cabir'ul-Cufi'den nakledilen bir
rivayette, Cabir bin Abdullah-i Ensari şöyle diyor "Allah azze ve celle
Peygamberine, "Ey iman edenler, Allah'a Resule ve sizden olan emir
sahiplerine itaat edin." ayetini nazil buyurunca Resulullah'a şöyle arz
ettim: "Ey Allah'ın Resulü ben Allah'ı ve Resulünü tanıdım; ama Allah'ın,
itaatini sana itaatle yan yana zikrettiği bu emir sahipleri kimlerdir?"
Bunun üzerine Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: "Ey Cabir onlar benim
halifelerim ve benden sonra Müslümanların imamlarıdır. Onların ilki Ali bin
Ebi Talib'dir, sonra da Hasan ve Hüseyin'dir. Sonra da Tevrat'ta Bakır diye
bilinen ve senin çağına erişeceğin Muhammed bin Ali'dir. Ey Cabir, onu
görecek olursan ona selamımı ilet. Daha sonra Cafer bin Muhammed, ondan
sonra Musa bin Cafer, ondan sonra Ali bin Musa, ondan sonra Muhammed bin
Ali, ondan sonra Ali bin Muhammed, ondan sonra, Hasan bin Ali, ondan sonra
da benim adımı ve künyemi taşıyan Allah'ın yeryüzündeki hücceti ve kulları
arasındaki Bakiyye'si olan Hasan bin Ali'nin oğlu (Hz. Mehdi) olacaktır.
Allah yeryüzünün doğusu ve batısını onunla fethedecektir. O Şiilerinden ve
dostlarından gaybete çekilecektir. Allah'ın kalbini imanla denediği kimseler
dışında hiç kimse onun imametine inanma noktasında sabit (imanlı)
kalmayacaktır."
* * * 65-İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Canıma and olsun
ki İmam sadece Allah'ın hükmüne göre hüküm veren, adaleti uygulayan, ilahi
hak dine inanan ve Allah yolunda ve ilahi hudutlarda nefsini dizginleyen
kimsedir."
* * * * * * 68-İmam Muhammed Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: "İnsanları
Allah azze ve celle'ye yaklaştıran en üstün şey Allah'a itaat, resule itaat
ve emir sahiplerine itaattir." (Daha sonra İmam Bakır (a.s) şöyle buyurdu:)
"Bizim sevgimiz iman ve bize buğz etmek ise küfürdür." * * * 69-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Her ibadetin üstünde
bir ibadet vardır, biz Ehl-i Beyt'in sevgisi ise ibadetlerin en üstünüdür." * * *
* * * 71-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Değiştirmeye gücü
yetmediği halde Allah'a isyan edilen bir toplantıya katılması mümine
yakışmaz." * * * 72-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Sözü doğru olanın
ameli temiz olur, niyeti iyi olanın Allah rızkını arttırır. Ehline iyi
davrananın Allah ömrünü uzatır." * * * 73-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Adamın
birisi Resulullah (s.a.v)'in yanına gelerek şöyle dedi: "Bana, (yaptığım
takdirde) Allah ve kullarının beni seveceği, Allah'ın malımı çoğaltacağı,
bedenimi salim/sağlıklı kılacağı, ömrümü uzatacağı ve beni seninle haşr
edeceği bir ameli öğret." Bunun üzerine Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: "Bu
dediğin amelin altı hasleti vardır ki bu altı haslet de diğer altı haslete
muhtaçtır: Allah'ın seni sevmesini istiyorsan ondan kork ve sakın,
insanların seni sevmesini istiyorsan, onlara iyilik et ve ellerinde olan
şeyleri kendilerine ver. (onlardan alma) Allah'ın malını çoğaltmasını
istiyorsan zekat ver, Allah'ın bedenini sağlıklı istiyorsan çok sadaka ver,
Allah'ın ömrünü uzatmasını istiyorsan, sıla-i rahimde bulun. Allah'ın seni
benimle haşr etmesini istiyorsan Vahid ve Kahhar olan Allah karşısında uzun
secdelerde bulun." * * * 74-Haris b. ed-Dilhas, İmam Rıza (a.s)'ın şöyle buyurduğunu
nakletmektedir: "Mümin şu üç sıfata sahip olmadıkça asla mümin olamaz:
Rabbinden bir sünnet Peygamberinden bir sünnet ve velisinden/imamından bir
sünnet üzere... Rabbinden bir sünneti, Allah'ın sırlarını gizlemesidir.
Nitekim Allah-u Teala şöyle buyurmuştur: "Görülmeyeni bilen Allah,
görülmeyene kimseyi muttali kılmaz. Ancak peygamberlerden, bildirmek
istediği bunun dışındadır" Peygamberinden bir sünneti insanlarla
iyi geçinmektir. Şüphesiz Allah azze ve celle Peygamberine insanlar ile iyi
geçinmeyi emretmiş ve şöyle buyurmuştur: "Sen af yolunu tut, bağışla, uygun
olanı emret, bilgisizlere aldırış etme." İmam ve velisinden bir sünnet
ise fakirlik ve hastalık durumlarında sabretmesidir. Nitekim Allah-u Teala
şöyle buyurmuştur: "Lakin iyilik...zorda, darda ve savaş alanında
sabredenlerdir." * * * 75-İmam Cevad (a.s) şöyle buyurmuştur: "Mümin insan şu üç
haslete muhtaçtır: Allah'tan bir tevfik/başarı, kendinden bir vaazcı/öğütçü
ve kendisine nasihat edenlerin nasihatını kabul etmek..." * * * 76-İmam Ali b. Hüseyin'e, nasıl sabahladın, Ey İbn-i
Resulillah?" diye sorulunca şöyle buyurdu: "Benden şu yedi sıfat taleb
edilir bir halde sabahladım: Allah-u Teala benden farzları taleb etti,
Peygamber (s.a.v) sünnetini taleb etti, ailem rızık ve yiyecek taleb etti,
nefsim şehveti taleb etti, şeytan günahları taleb etti, amellerin koruyucusu
olan iki melek amelin doğruluğu taleb etti, ölüm meleği ruhu taleb etti,
kabir bedenimi taleb etti ve ben, benden istenilen bu yedi sıfat arasında
kalmış bir halde sabahladım. * * * 77-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz ki her şey
müminden korkar, zira mümin Allah'ın dininde aziz ve güçlüdür, aynı zamanda
mümin hiç bir şeyden korkmaz. Bu her müminin göstergesidir." * * *
78-Cabir, Ebi Cafer (a.s)'ın (İmam Bakır (a.s)'ın) kendisine
şöyle buyurduğunu nakletmektedir: "Ey Cabir, Şii olduğunu söylemek için
sadece biz Ehl-i Beyt'e sevgisi olduğunu söylemek yeterli midir? Allah'a
yemin olsun ki Şiilerimiz sadece Allah'tan korkanlar ve Allah'a itaat
edenlerdir. Ey Cabir, şüphesiz ki onlar (Şiilerimiz) sadece tevazu, huşu,
emanetdarlık, Allah'ı çok zikretmek, oruç tutmak, namaz kılmak, anne
babasına iyilikte bulunmak; fakir komşularına, miskinlere, borçlulara ve
yetimlere yardımcı olmak, doğru konuşmak, Kur'an okumak, insanlar hakkında
hayırlı şeyler konuşma dışında diline sahip olma ve bütün işlerde
yakınlarının emini olmakla tanınırlar..." * * * 79-Süleyman bin. Mehran şöyle diyor: "Hz. İmam Sadık (a.s)'ın
huzuruna vardığımda yanında bulunan bir grup Şiiye şöyle dediğini işittim:
"Ey Şiiler, bizim ziynetimiz olun, utanç kaynağımız olmayın. Halka iyi
şeyler söyleyin, dillerinizi koruyun, fazla konuşmaktan ve kötü söz
söylemekten alı-koyun * * * 80-Abdullah bin. Bukeyr, Ebi Abdillah (İmam Sadık) (a.s)'ın
şöyle buyurduğunu naklediyor: "Biz şüphesiz ki akıllı, anlayışlı,
fakih, halim, halkı idare eden, sabırlı, doğru ve vefalı olan kimseleri
severiz." * * * 81-İmam Bakır (a.s) şöyle buyuruyor: "Her kim Allah'ın
emrine itaat ederse bizim velimiz ve dostumuzdur. Her kim de Allah'ın
emirlerine isyan ederse bizim (Ehl-i Beyt'in) düşmanımızdır." * * * 82-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Günahın
küçüklüğüne bakma, lakin kime isyan ettiğine bak." * * * 83-Emir'el Müminin Ali (a.s) şöyle buyuruyor: "Sizden her
kim Allah'ın nezdindeki değerini/makamını bilmek istiyorsa, günah işlediği
zaman Allah'ın kendi nezdindeki değerine/makamına bakmalıdır." (Günah
işleyen insan Allah'a bir değer/makam vermediği için, Allah da günahkar
insana bir değer/makam vermez.) * * *
* * * 85-Emir'el-Mü'minin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "En
çirkin ayıp az af etmek hataları görmektir. En büyük günah ise intikam
almada acele davranmaktır." 86-Esbag b. Nebate Hz. Ali'den naklen Resulullah (s.a.v)'in
şöyle buyurduğunu aktarmaktadır: "Allah azze ve celle bir ümmete gazab eder
de herhangi bir azap nazil olmazsa o toplumda enflasyon yükselir, ömürleri
kısalır tüccarları kar etmez, meyveleri temiz ve bol olmaz, nehirleri dolup
taşmaz, yağmurları kesilir ve kendilerine kötü kimseler hakim olur. * * * 87-Ebi Cafer -İmam Bakır- (a.s) şöyle buyurmuştur: "Ali
(a.s)'ın kitabında, Resulullah (s.a.v)'in şöyle buyurmuş olduğunu gördüm:
"Bir toplumda zina ortaya çıkarsa aniden ölümler (sekteler) artar,
tartılarda hilekarlık yapılırsa hayat pahalılığına ve mal kıtlığına düçar
olurlar, zekat vermezlerse yeryüzü ekin, meyve ve madeni zenginliklerinden
onları mahrum kılar, Allah'ın hükümlerinde zulme baş vururlarsa zulüm ve
tecavüze katkıda bulunmuş olurlar. Söz ve anlaşmalarını bozduklarında da
Allah onlara düşmanlarını musallat eder, sıla-i rahimde bulunmazlarsa
malları kötü kimselerin elinde kalır, iyiliği emretmez ve kötülükten
sakındırmazlar ise ve biz Ehl-i Beyt'in iyilerine uymazlarsa Allah onlara
kötü insanları musallat eder, bu takdirde de onları kendi hallerine bırakır
ve dualarını asla kabul etmez." * * * 88-Emir'el-Mü'minin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:"Göz
yaşları sadece kalpler katılaştığı için kurur (akmaz olur) ve kalpler de
sadece çok günahtan dolayı katılaşır." * * * 89-Allah-u Teala Davud (a.s)'a şöyle buyurmuştur: "Ey Davud
günahkarları bütün varlık alemini kapsayan geniş rahmetim ile müjdele
rahmetimden asla ümitlerini kesmesinler, doğruları da gazabımın büyüklüğü
ile uyar ki itaatleri ile gururlanmasınlar, zira gurur insanın kendini
beğenmesine yol açar, insanın kendisini beğenmesi de en büyük günahtır." * * *
* * * 91-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "İlmi olmaksızın
fetva verenlerin dinde açtığı bozukluklar, ettiği islahlardan daha çoktur." * * * 92-Emir'el-Mü'minin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Her
şahsın değeri övdüğü şeye bağlıdır. (Her sanatçının değeri bildiği sanata
bağlıdır, doktorun değeri sağlığın önemine denktir, öğretmen ve alimin
değeri toplumun hidayet ve eğitiminin önemine denktir.) * * *
* * * 94-İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: "İlim öğrenin; zira
ilim öğrenmek iyiliktir. İlim taleb etmek ise ibadettir." * * *
* * * 96-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "İlminizi kimden
aldığınıza dikkat edin." * * * 98-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "İlim öğrenen, bu
ilmiyle amel eden ve Allah için başkalarına ilim öğreten kimse göklerin
melekutunda büyük olarak anılır.
99-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Dünya ve ahiret
hayrı, ilim iledir." * * * 100-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "İlim taleb eden
kimse gündüzleri oruç tutan, geceleri ise ibadet eden kimse gibidir. İlmin
bir babını öğrenen kimse için bu ilim Ebu Kubays dağı kadar altını olup da
Allah yolunda infak etmesinden daha hayırlıdır. * * * 101-İmam Zeyn'ül-Abidin (a.s) şöyle buyurmuştur: "İnsanlar
ilim talebinin değerini bilmiş olsalardı deniz seferlerine ve ölüm
tehlikesine bile aldırmadan ilim taleb ederdi" 102-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "İlim,
cisim/beden rahatlığı ile tahsil edilemez." * * * 103-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Yazdıklarınızı
koruyun; zira yakında bu yazdıklarınıza muhtaç olacaksınız." * * * 104-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
Şüphesiz ki dinin kemali ilim taleb etmek ve bu ilmi ile amel etmektir.
Bilin ki hiç şüphe yok, ilim taleb etmek sizler için mal taleb etmekten daha
farzdır." * * * 105-İmam Hasan (a.s) şöyle buyurmuştur: "İlmini insanlara da
öğret ve başkalarından da ilim öğren" * * * 106-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Allah için ilmin
üstünlüğü ibadetin üstünlüğünden daha sevimlidir." * * * İlim ve İlim Öğretmenin Fazileti
* * * 108-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Kur'an Allah'ın
okuludur, Allah'ın okulundan gücünüz yettiğince ilim öğrenin." * * * 109-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Şüphesiz ki mümine
öldükten sonra ulaşacak amel ve iyilikleri; öğrettiği ve yaydığı ilmi,
geride bıraktığı salih evladı ve miras bıraktığı kitaplarıdır. * * * 110-İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: "İşimizi/emrinizi
ihya edene Allah rahmet etsin." * * * 111-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Ümmetimden iki
grup islah olursa ümmetim de islah olur ve bozulursa ümmetim de bozulur."
Kendisine, "Ey Resulullah! Onlar kimdir?" diye sorunca da, "Alimler ve
emirlerdir." diye buyurdu. * * * 112-İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Bir alimin yanına
oturunca konuşmaktan çok onu dinleme gayreti içinde ol, güzel konuşmayı
öğrendiğin gibi, güzel dinlemeyi de öğren ve hiç kimsenin sözünü kesme" * * * 113-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Ey Ali şu yedi
sıfat sebebiyle Cebrail de insan oğlundan olmayı temenni etti. * * * 114-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
"Hikmet sahiplerinin sözleri doğru olursa ilaç gibidir. Hata olursa hastalık
gibidir." * * * 115-İmam Hasan el-Askeri şöyle buyurmuştur: "Şiilerimizin
alimleri İslam sınırlarının koruyucularıdır. Bu yüzden Şiilerimizden her kim
bu görevi üstlenirse makamı Rum ordusuyla cihad eden kimseden daha üstündür.
Zira bu kimse dostlarımızın ve takipçilerimizin inanç sınırlarını
korumaktadır." * * * 116-İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: "Bilin ki şüphesiz
fakih kimse halka hayrı dokunan, onları düşmanlarından kurtaran, onlara
Allah'ın cennet nimetlerini arttıran ve (onları hidayet ederek) ilahi
rızayete ulaştıran kimsedir." * * * 117- Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
"Şüphesiz ki alim kimse; oruç tutan, namaz kılan ve Allah yolunda cihad eden
kimsenin mükafatından daha büyük mükafata sahiptir. Bir alim öldüğü zaman
kendisinden yerine geçen biri olmadıkça İslam'da doldurulması mümkün olmayan
bir gedik açılır." * * * 118-Emir'el-Mü'minin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Mal
biriktirenler, yaşadıkları halde helak olmuşlardır. (Hiçbir faydalı etkileri
yoktur) Ama alimler dünya baki kaldıkça onlar da baki kalırlar. (İnsanlar
bunların varlığından istifade ederler.) Bedenleri toprağın altında yok
olsa da kalplerdeki emsalleri/varlıkları var olacaktır." * * * 119-İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz ki
işlerin mecrası ve hükümlerin icrası ilahi alimlerin elinde olmalıdır. Onlar
Allah'ın helal ve haramlarının eminleridirler." * * * 120-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Havariler Hz. İsa
(a.s)'a şöyle dediler: Ey Ruhullah, kimler ile oturup kalkalım/dost olalım?
Hz. İsa (a.s) şöyle cevap verdi: Gördüğünüzde sizlere Allah'ı hatırlatan,
sözleri ilminizi arttıran ve amelleri, sizleri ahirete sevk eden kimseler
ile oturup kalkın." * * * 121-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Hiç
bir iş seni ahiretten alı koymasın (her zaman ahireti düşünün); zira
fırsatlar oldukça kısadır." * * * 122-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Ahiretini
dünyaya satan kimse, her ikisini de kaybetmiş sayılır." * * * 123-İmam Ali b. Muhammed el-Hadi şöyle buyurmuştur: "Ehlinin
karşısında öleceğin anı hatırla, o an ölümü senden def edecek ne bir doktor
bulunur ve ne de sana fayda verebilecek bir dost."
* * * 125-İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: Günahtan tövbe eden
kimse, günah işlememiş gibidir. * * * 126-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
"Nice insan (tövbe ve salih) amel etmeyi bugün ve yarına erteler de, ansızın
ölüm kendilerini yakalar." * * * 127-Resulullah (s.a.v), Ali (a.s)'a şöyle buyurmuştur:
"Ya Ali, Allah'tan başka hiç kimsenin haberinin olmadığı bir günahına
ağlarken Allah'ın kendisine nazar ettiği kimseye ne mutlu!" (Rivayetlerde de
yer aldığı üzere insan günahını hiç kimseye söylememeli, herkesten
gizlemeli, yalnızca Allah'ın huzurunda itiraf ve tövbe
etmelidir.) * * *
* * * Müminlerin Haysiyetinin ve Vakarının Korunması
* * *
* * * 132-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
"Hıyanetin/ihanetin en çirkini (Müslüman kişinin) sırrını ifşa etmektir." * * * 133-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
"Hatalı insana başkalarının yanında nasihat etmek, gerçekte onu
ezmek/şahsiyetini zedelemek gibidir." (Kimsenin olmadığı yerde nasihat etmek
gerekir.) * * * 134-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah azze ve celle
katında en sevimli amel mümin kardeşini sevindirmektir: (Örneğin) Açlığını
gidermek (onu doyurmak), sıkıntısını gidermek veya borcunu
ödemek...(suretiyle mümin kardeşini sevindirmek Allah'ın en çok sevdiği
şeydir.) * * * 135-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "İki kişiyi
arasını bulmanın sevabı, bir kimsenin bütün ömrü boyunca kıldığı namaz ve
tuttuğu orucun sevabından daha üstündür." * * * 136-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Bir
kimsenin sana karşı olan hayırlı zannını doğrula/boşuna çıkarma."
* * * 138-Eba Abdillah (a.s) şöyle buyurmuştur: "Mümin kişi
öldükten sonra da şu altı şeyden fayda/istifade görür: "Kendisi için
Allah'tan bağışlanma dileyen salih bir evlat, (kendisi için) tilavet edilen
Kur'an, halkın faydalanması için açtığı kuyu, yeryüzüne diktiği ağaç,
sadaka-i cariye niyetiyle yaptırdığı çeşme ve kendinden sonra insanların
amel ettiği iyi bir sünnet (uygulama)"
140-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Kıyamet gününde
bir münadi (nida edici) şöyle nida eder: "Ey zulüm edenler ve onların
yardakçıları, neredesiniz? Onlara hokka kalem hazırlayanlar, bir
torbanın ağzını sağlam kapatanlar ve ya kendilerine mürekkep temin edenler
kimdir? Hepsini birlikte haşr edin." * * * 141-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
"Vallahi, karıncanın ağzındaki arpanın kabuğunu alarak Allah'a isyan etmem
için bana yedi iklim ve bunun altındakiler verilse, gene de kabul etmem." * * * 142-İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Zulüm üç çeşittir:
bir zulüm vardır ki Allah azze ve celle affeder, bir zulüm vardır ki Allah
affetmez ve başka bir zulüm de vardır ki Allah ona göz yummaz. Allah'ın
bağışlamadığı zulüm, Allah azze ve celle'ye şirk koşmaktır, Allah'ın
bağışladığı zulüm ise kişinin kendisiyle Allah azze ve celle arasında kendi
nefsine zulmetmesidir. Allah'ın göz yummadığı zulüm ise insanların birbiri
hakkında (kul hakkı hususunda) işlediği zulümdür." * * * 143-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Zulüm
adımları kaydırır, nimetleri ortadan yok eder ve ümmetleri helak eder." * * * 144-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
"Allah'ın nimetini değiştiren, azabının çabuk gelmesine sebep olan şeyler
içinde zulümden daha güçlüsü yoktur. Allah, zulme ve işkenceye maruz
kalanların feryadını duyandır, zalimlerin azabını da hazırlamıştır." * * * 145-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Her kim Mümin
kardeşini üzer, sonra da (kendisini affetmesi için) bütün dünyayı kendisine
verecek olsa bu kendisi için kefaret olmaz ve bu ihsanından dolayı asla
mükafat görmez." (Dolayısıyla önce tövbe etmeli ve üzdüğü Müslüman kardeşini
kendisinden razı etmelidir.) * * * 146-İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: "Müslüman kardeşinin
senin üzerindeki en çok farz olan haklarından biri de dünya ve ahiret
menfaatinin olduğu bir şeyi kendisinden gizlememendir." * * * 147- Hz. Hasan (a.s), annesi Fatıma (a.s)'ı sürekli
komşuları ve diğerleri hakkında dua ederken gördüğünde, "Anneciğim, neden
kendine dua etmiyorsun?" diye sordu. Bunun üzerine Hz. Fatıma (a.s) şöyle
buyurdu: "Önce komşu, sonra ev." * * * 148-İmam Hasan b. Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Başkalarına
karşı, kendine nasıl davranılmasını seviyorsan öyle davran." * * * 149-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
"Allah, hakkı ihya edip batılı yok öldürene; zulmü reddedip adaleti ikame
edene rahmet etsin." * * * 150-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şu dört şey
Peygamberler (a.s)'ın ahlakındandır: İyilik, cömertlik, zorluklar karşısında
sabır ve Müminin hakkını almak için kıyam etmek." * * * 151-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Dinin
direği olan, İslam cemaatini oluşturan, düşmanlara karşı duran, ümmetin
çoğunluğu olan halkı sevmeli ve onlara meyletmelisin." * * * 152-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah Mümin insanın
hakkını eda etmekten daha üstün bir şeyle ibadet edilmemiştir." * * * 153-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Bir Mümine eziyet
eden şüphesiz ki bana eziyet etmiştir." * * * 154-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Bir müminin
malını haksız yere gasp eden kimseden tövbe etmedikçe ve aldığı malı
sahibine geri vermedikçe Allah asla razı olmaz, iyi ve hayır işlerini asla
kabul etmez ve iyiliklerinden saymaz." * * * 155-Nebi (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Birbirinizle
karşılaştığınız zaman selam verip tokalaşın ve ayrıldığınızda da birbirinize
mağfiret dileyerek ayrılın." * * * 156-İmam Hüseyin bin Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Selam
vermenin yetmiş sevabı vardır; atmış dokuz sevabı selam verene, bir sevabı
da selama karşılık verene aittir." * * * 157-Eba Abdillah (İmam Sadık) -a.s- şöyle buyurmuştur: "Resulullah
(s.a.v), Abdulmuttalib oğullarını toplayarak şöyle dedi: "Ey Abdulmuttalib
oğulları selamı yayın, yakınlarınızı ziyaret edin, insanlar uykuda iken gece
namazı kılın, yemek ihsan edin ve güzel sözler söyleyin ki esenlikle cennete
giresiniz." * * * 158-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "İlk selam veren
kimse Allah ve Resulü nezdinde daha evladır./değerlidir." * * *
* * *
* * * 161-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Her
kim kalbi, dili ve eliyle kötülükten sakındırmayı terk ederse diriler
arasında ölü gibidir." * * * 162-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Bir Mümini
haramdan alı-koymak Allah nezdinde makbul olan yetmiş hacca denktir." * * * 163-Emir'el-Müminini İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
"Marufu emret ve ona uyanlardan ol, münkeri elinle ve dilinle gider. Münkeri
isteyenlerden tüm çabanla uzaklaş ve sakın. Allah yolunda hakkıyla cihad et.
Hiçbir kınayıcının kınaması, seni onun yolundan alıkoymasın. Nerede olursan
ol, hak yolunda güçlülüklerin en şiddetlilerine korkusuzca atıl." * * * 164-İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz ki iyiliği
emretmek ve kötülükten sakındırmak Peygamberlerin yolu ve salihlerin
metodudur. Bütün farzların kendisiyle ikame edildiği büyük bir farzdır.
Diğer inançlar onunla emniyete erer, kazanç ve işler onunla helal olarak
gerçekleşir, zulümler ortadan kalkar ve yeryüzü düzene girer." * * * 165-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Dinin
kıvamı/dayanağı iyiliği emretmek, kötülükten sakındırmak ve ilahi hadleri
uygulamaktır." * * * 166-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Her kim bir
kötülük görürse, eliyle o kötülüğü nehy etsin. Gücü yetmezse diliyle, ona da
gücü yetmezse kalbiyle nehy etsin." * * * 167-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Kim iyiliği
emreder ve kötülükten sakındırırsa Allah'ın ve resulünün yer yüzündeki
halifesidir." * * * 168-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Bir ümmet iyiliği
emredip kötülükten sakındırdıkça; iyilik ve takvada yardımlaştıkça sürekli
hayırlar/iyilikler içinde yaşar. Aksi takdirde böyle davranmadığı müddetçe
onlardan tüm ilahi bereketler alınır." * * * 169- Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s), İbn-i Mülcem (Allah'ın
laneti üzerine olsun) tarafından ağır yaralanınca oğlu Hasan ve Hüseyin
(a.s)'a şöyle vasiyet etmiştir: "Allah için mallarınızla, canlarınızla ve
dillerinizle Allah yolunda cihad edin... İyiliği emredip kötülükten men
etmeyi terk etmeyin. Aksini yaptığınız takdirde başınıza kötüleriniz geçer
ve sonra, yaptığınız dualar da kabul olmaz." * * * 170-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
"İyiliği emretmek insanların en üstün amelidir." * * * 171-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Bütün hayırlı
amellerin ve hatta Allah yolunda cihadın bile, iyiliği emretme ve kötülükten
sakındırma görevinin karşısındaki konumu; ağızdaki tükürüğün, dalgalı
denizler karşısındaki konumu gibidir." * * * 172-İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah azze ve celle
Şuayb Peygamber (a.s)'a şöyle vahiy etti: "Ben Şüphesiz ki senin kavminden
yüz bin kişiyi azaba düçar kılacağım. Bu yüz bin kişiden kırk bin kişisi
kötüler, altmış bin kişisi ise iyilerdir." Bunun üzerine Şuayb Peygamber
(a.s) şöyle buyurdu: "Ya Rabbi! Kötüler azaba layıktır, ama iyiler neden bu
azaba düçar olacak?" Allah azze ve celle ona şöyle vahiy etti: "Zira onlar
da kötülerle uzlaştılar ve ben gazaplandığım halde onlar gazaplanmadılar."
(Onlar günah işlediğinde hiçbir şey demediler, iyiliği emredip kötülükten
sakındırmadılar.) * * * 173-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
"İyiliği emredin, kötülükten sakındırın ve bilin ki iyiliği emretmek ve
kötülükten sakındırmak, ne eceli yaklaştırır ve ne de rızkı keser." * * * 174-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "İyiliği emretmek ve
kötülükten sakındırmak suretiyle Allah'ın dinini savunmayan kavme eyvahlar
olsun." * * *
176-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Hiçbir şey dil
kadar uzun süre hapsedilmeye müstahak değildir." (Zira insanın işlediği
günahların çoğu dil vasıtasıyla gerçekleşmektedir: gıybet, iftira, yalan,
alay ve dille yaralama gibi.) * * * 177-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Önce
düşün, sonra konuş ki sürçmelerden korunasın." * * * 178-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "İnsanların helak
olması şu üç şeyledir: karın (mide), şehvet ve dil."
180-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Gıybet etmenin
Müslüman insanın dinini yok etme hususundaki etkisi; insanın, içindeki
cüzzam hastalığından (ölmesinden) daha etkilidir." * * * 181-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
"Gıybete kulak veren kimse de gıybet eden kimse gibidir." * * * 182-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Gıybeti terk
etmek Allah azze ve celle için kılınan on bin rekat müstahap namazdan daha
sevimli ve değerlidir." * * * 183- Abd'ul-Mu'min'il-Ensari şöyle buyuruyor: "Muhammed bin
Abdillah'il-Caferi'nin de yanında bulunduğu bir sırada İmam Ebi'l Hasan Musa
bin Cafer (a.s)'ın yanına vardım. Ben ona bakıp tebessüm edince İmam (a.s)
şöyle buyurdu: "Onu seviyor musun?" Ben, "Evet, onu sizin için seviyorum."
deyince de şöyle buyurdu: "O senin kardeşindir. Her ne kadar babaları bir
olmasa da mümin müminin kardeşidir. Kardeşini itham eden kimse melundur.
Kardeşini kandıran kimse melundur. Kardeşine nasihat etmeyen kimse melundur.
Kardeşinin gıybetini yapan kimse melundur." * * * 184-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
"İnsanların en kötüsü kendisinin ayıplarını görmeyen ve sürekli insanların
ayıplarını araştıran kimsedir." * * * 185-İmam Musa b. Cafer (a.s) şöyle buyurmuştur: "Kardeşinin
gıybetini eden kimse melundur." * * * 186-Enes b. Malik şöyle diyor: "Peygamber (s.a.v) şöyle
buyurdu: "Benden altı şeyi kabul edin, ben de size cenneti kabul edeyim
(cenneti garantileyeyim): * * * 187-Ebu Muhammed'il-Askeri (a.s) şöyle buyurmuştur: "Bütün
kötülükler bir evde karar kılınmıştır. Bu evin (kötülüklere girişin)
anahtarı ise yalandır." * * * 188-İmam Seccad (a.s) şöyle buyurmuştur: "Küçük ve ya büyük
ciddi veya şaka (her türlü) yalandan sakının. Zira insan oğlu küçük yalan
atacak olursa büyük yalan atmaya da cesaret bulur." * * * 189-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
"Gözlerinin gördüğü haktır, kulaklarının duyduğu çoğu şey ise batıldır." * * * 190-İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Şüphesiz ki Allah
azze ve celle kötülük ve şer için bir takım kilitler karar kılmıştır. Şarabı
ise bu kilitlerin anahtarı olarak taktir etmiştir. Yalan ise şaraptan daha
kötüdür." * * * 191-İmam Ali b. Musa er-Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: "Doğru
sözlü olunuz ve yalan söylemekten sakınınız." * * * 192-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "İnsan dostunun
dini üzeredir. O halde kiminle dost olduğunuza bakınız." * * * 193-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Sana süs/ziynet
olacak kimse ile arkadaş ol; seninle süslenecek/ziynetlenecek kimseyle
arkadaş olma." * * * 194-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Bana en sevimli
olan kardeşim, bana ayıplarımı hediye eden/bağışlayan kardeşimdir." * * * 195-Cafer bin. Muhammed babasından, o da dedesinden Emir'el
Müminin İmam Ali (a.s)'ın şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Şüphesiz ki
Müslüman insanın üç tür dostu vardır: Bir dostu ona şöyle der: "Ben hayatta
iken de, öldükten sonra da seninleyim." Bu müminin amelleridir. Bir dostu da
ona şöyle der: "Ben mezara kadar seninleyim, daha sonra seni terk edeceğim."
Bu da müminin çocuklarıdır. Başka bir dostu da ona şöyle der: "Ben ölünceye
kadar seninleyim." Bu da müminin malıdır. Zira insan ölünce tüm malları
varislerinin olur."
196-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Doğru arkadaşlar
edinmeye bak, onlardan bir şeyler (marifetler) elde etmeye çalış. Zira onlar
bolluk zamanında destekçilerin, bela zamanında da sığınağındır."
198-İmam Seccad (a.s) şöyle buyurmuştur: "İsyankar
insanlarla arkadaş ve zalimlere yardımcı olmayın." * * *
* * * 200-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Keşke dostlarınızın
bir günah ve kötülüğünü duyduğunuzda yanına gidip kendisine şöyle
deseydiniz: "Ey falan ya bu günahtan el çek ya da bizden uzak dur." Bunun
üzerine sözlerinizi dinlerse (ne al'a), aksi taktirde ondan uzaklaşın." * * * 201-Muhammed bin Müslim, İmam Sadık (a.s)'dan, o da babası
İmam Muhammed Bakır (a.s)'den şöyle nakletmektedir: "Babam Hz. Ali bin
Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: "Ey oğlum şu beş kişiyle asla arkadaş olma,
onlarla konuşma ve yoldaşlık etme." Ben, "Ey babacığım onlar kimlerdir?"
diye sorunca da, şöyle buyurdu: * * * 202-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Ey
Kumeyl her halinde hakkı söyle, muttaki insanları sev, fasıklardan uzak dur,
münafıklardan ayrıl ve hain insanlarla asla arkadaş olma." * * *
* * * 204-İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: "İnsanların sana
muhtaç olması Allah'ın sana bir ihsanıdır. O halde Allah'ın nimetlerinden
usanmayın (muhtaç insanlara yardımcı olun)." * * * 205-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
"Sizden biri, Müslüman kardeşinin ihtiyacı olduğunu teşhis ettiğinde onu
ihtiyacı hususunda zorluğa düşürmesin." (hemen ihtiyacını karşılasın ve onu
ihtiyacını dile getirmek zorunda bırakmasın.) * * * 206-İmam Sadık (a.s) babalarından, onlar da Resulullah
(s.a.v)'den şöyle nakletmektedirler: "Her kim aç bir mümini doyuracak olursa
Allah azze ve celle onu cennet meyveleriyle doyurur. Her kim çıplak bir
mümini giyindirirse, Allah da ona (cennette) ince ipek elbiseler giyindirir.
Susuz bir mümini suvaran kimseyi de Allah mühürlü halis bir içkiyle suvarır.
Hakeza her kim mümin kardeşine yardım eder veya bir sıkıntısını giderirse
Allah da hiç bir gölgenin olmadığı günde onu arşının gölgesinde
gölgelendirir. * * * 207-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "İnsanlar Allah'ın
ehl-u iyalidir (rızkını yiyenlerdir) Allah'a en sevimli kimse Allah'ın ehl-u
iyaline yararı dokunanlar ve ev halkını sevindirenlerdir." * * * 208-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Bir mümine yardım
edenin, Allah azze ve celle de yetmiş üç sıkıntısını giderir. Birini dünyada
ve diğer yetmiş iki sıkıntısını da "büyük sıkıntı" (hesap) zamanında
giderir. (sonra da şöyle buyurdu: "İnsanların kendi nefisleriyle meşgul
olduğu zaman…" (Yani kıyamette herkesin kendi amelleriyle uğraştığı zaman) * * * Borç Vermek * * * 210-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Her kim Müslüman
kardeşi bir borç için kendine muhtaç olur da borç vermezse Allah iyileri
mükafatlandırdığı kıyamet günü ona cenneti haram kılar." * * *
212-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Mal
ve mülkün yok olmasının sebebi muhtaç insanları mahrum kılmaktır."
213-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
"Peygamberden nakledildiği üzere Allah-u Teala miraç gecesi kendisine şöyle
buyurmuştur: "Ey Ahmed! Benim muhabbet ve sevgim fakir insanları sevmektir.
O halde fakirleri kendine yakın kıl, kendi yakınına oturt ki ben de sana
yakın olayım."
217-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
"Şüphesiz ki münezzeh olan Allah fakirlerin yiyeceğini zenginlerin malında
karar kılmıştır. Bir fakir acıkırsa, mutlaka bir zenginin onun bu hakkını
engellediğindendir."
* * *
* * * 220-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Ey
Ademoğlu, malın hususunda kendi nefsinin vasisi ol. Kendinden sonra malın
hususunda ne yapılmasını istiyorsan, (şimdi) kendin yap. 221-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Sadaka verin,
hastalarınızı sadaka ile tedavi edin, şüphesiz ki, sadaka belaları ve
hastalıkları (insandan) def eder. Sadaka ömürlerinizin uzamasına ve
iyiliklerinizi artışına neden olur." * * * 222-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: (Miraç gecesi)
Göklere götürüldüğümde cennetin kapısında üç satır yazı müşahede ettim:
Birinci satırda şöyle yazılıydı: "Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla....
Ben Allah'ım; benden başka ilah yoktur. Rahmetin gazabımı geçmiştir. * * * 223-Tavus b. Yemani, Ali b. Hüseyin (a.s)'ın şöyle
buyurduğunu nakletmektedir: "Müminin alameti beş şeydir." Ben, "Bu beş şey
nedir, ey İbn-i Resulillah?" diye sorunca da şöyle buyurdu: "Kimsenin
olmadığı halvet yerlerde Allah'tan korkmak, darlıkta sadaka vermek, günahlar
karşısında sabretmek, gazaplandığında hilim sahibi olmak ve korku anında
bile doğruyu söylemek." * * * Sıla-i Rahim (Yakınları Ziyaret Etmek)
* * * 225-Ali b. Musa er-Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: "Mal sadece
şu beş haslet sayesinde toplanır: aşırı bir cimrilik, uzun emel, insana
galebe çalan hırs, sıla-i rahimde bulunmamak, ve dünyayı ahirete tercih
etmek."(Yani bir insan cimri, haris, uzun emellere sahip, akrabalarını terk
eden ve ahiretini dünyaya satan kimse olmadıkça asla zengin olamaz.) * * * 226-Ebu Cafer'il-Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: "Sıla-i
rahimde bulunmak amelleri temizler, dünya malını artırır, belaları def eder,
insanın hesap vermesini kolaylaştırır ve ömrü uzatır." * * * 227-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Üç kişi asla
cennete giremez: Şarap içen kimse, sihir yapan kimse ve sıla-i rahimde
bulunmayı kesen kimse." * * *
* * * 229-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Amellerin en
faziletlisi namazı vaktinde kılmak, anne ve babaya iyilik etmek ve Allah
yolunda cihad etmektir." * * * 230-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Her kim Allah azze
ve celle'nin ölümü kendisine kolaylaştırmasını istiyorsa sıla-i rahimde
bulunmalı ve anne ve babasına iyilik etmelidir. Bunu yaptığı taktirde Allah
kendisine ölüm anını kolaylaştırır ve hayatı boyunca asla fakirlik görmez." * * * 231-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Anne ve babasına,
kendisine her ne kadar zulüm de etmiş olsalar, gazap gözüyle bakan kimsenin
(tevbe etmezse) Allah asla namazını kabul etmez." * * * 232-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Babalarınıza iyilik
edin ki çocuklarınız da sizlere iyilik etsin. İnsanların eşlerine karşı
iffetli olun ki, eşleriniz de iffetli kalsın."
* * *
* * * 235-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
"İşlerinin çoğunu eşine ve çocuklarına ayırma. Zira ehlin ve çocukların
Allah'ın dostu ise Allah onları zayi etmez; yok eğer Allah'ın düşmanı ise o
halde, neden Allah'ın düşmanlarına üzülüyor ve çalışıyorsun?" * * * 236-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Mürcie (Sapık
inançlı kimseler), çocuklarınızı yoldan çıkarmadan siz çocuklarınıza hadis
(ve İslami ilimler) öğretin." * * * 237-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "İnsanın evladına
iyilik etmesi, anne ve babasına iyilik etmesi gibidir." * * * 238-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
"Çocuğun baba üzerindeki hakkı; ona güzel isim seçmesi, güzel terbiye etmesi
ve ona Kur'an öğretmesidir." * * * 239-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Çocuklarınıza
yüzmeyi ve ok atmayı öğretin." * * * 240-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Çocuklarınız yedi
yaşında eriştiklerinde onlara namazı öğretin. On yaşına eriştiklerinde (eğer
namaz kılmazlarsa) namaz için onları tenbih edin ve yataklarını ayırın." * * *
* * *
* * * 244-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
"Çocuğun emdiği hiç bir süt annesinden emdiği süt kadar bereketli değildir." * * * 245-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Hamile olan
kadın; oruç tutan, geceleri namaz kılan, Allah yolunda canı ve malıyla cihad
eden mücahit kimse gibidir. Doğurunca Allah katında hiç kimsenin
bilemeyeceği kadar büyük mükafat elde eder. Çocuğuna süt verdiğinde ise
bebeğin her emmesine karşılık kendisine, Hz. İsmail'in evlatlarından birini
azad etme sevabı verilir. Süt verme dönemi bitince de bir melek
kendisine (müjde vermek için) dokunur ve şöyle der: "Ameline baştan
(sıfırdan) başla, şüphesiz ki sen bağışlandın/mağfiret edildin." * * * 246-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Çocuk için anne
sütünden daha hayırlı bir süt yoktur." * * * 247-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Evli insanın
kıldığı iki rekat namaz, geceyi ibadetle geçiren ve gündüzleri de oruç tutan
bekar insanın (ibadetinden) daha hayırlıdır." * * * 248-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Uyuyan evli kimse
Allah nezdinde geceleri ibadet eden gündüzleri ise oruç tutan bekardan daha
üstündür." * * * 249-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Ümmetimin iyileri
evliler, kötüleri ise bekarlardır." * * *
251-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Evlenen kimse
dininin yarısını korumuş olur. (Başka bir hadiste de şöyle buyurulmuştur:)
"Geri kalan yarısı hususunda da Allah'tan korkmalıdır." * * * 252-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Cehennem ehlinin
çoğu bekarlardır." * * * 253-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "En kötü
ölüleriniz bekarlardır." * * * 254-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Her kim Allah'a
temiz ve tahir olarak (günahsız bir şekilde) kavuşmak istiyorsa
evlenmelidir." * * * 255-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Evlen, aksi
takdirde Hıristiyan ruhbanlarından (Başka bir rivayette ise, "Şeytanın
kardeşlerinden") olursun."
Konular
* * *
258-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Evlenin ve
bekarlarınızı evlendirin. Zira evlilik çağına eren kızlarını ve kız
kardeşlerini kolayca evlendirip, düzene koyması, her Müslüman erkeğin en
büyük mutluluğudur."
259-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Allah azze ve
celle'ye İslam'da nikah ile kurulan evden daha sevimli hiçbir şey yoktur.
Allah azze ve celle'nin en çok buğz ettiği şey ise, İslam'da ayrılık,
yani talak ile dağılan evdir." * * * * * * 261-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Gençliğinin
başında evlenen genç kimse için şeytan şöyle feryat eder: Eyvahlar olsun
bana, eyvahlar olsun bana, dininin üçte ikisini benden korudu." * * * 262-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Ey gençler,
evlenmeye gücü yetenleriniz evlensin. Zira evlilik gözlerinizi (günahlar
peşinde koşmaya) kapar ve ırzınızı korur." * * * * * * 264-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Allah bir araya
getirsin diye (mümin ve mümine kulun) helal evliliği için çalışan kimseyi,
Allah da cennette Hur'ul-Ayn ile evlendirir. Bu yolda attığı her adım ve
konuştuğu her kelime için kendisine bir senelik ibadet sevabını verir." * * * 265-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
"Şefaatlerin en üstünü Allah bir araya getirsin diye iki kişi arasında
(evlilik konusunda) şefaat etmendir." * * * 266-İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: "İlahi rahmet
gölgesinden başka hiç bir gölgenin olmadığı günde şu üç kişi Allah'ın
arşının gölgesinde gölgelenirler: Müslüman kardeşini evlendiren, ona hizmet
eden ve sırrını gizleyen kimse." * * * 267-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Bir bekarı
evlendiren kimse, Allah'ın kıyamette kendisine (rahmet gözüyle) bakacağı
kimselerdendir." * * * * * * 269-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Bir araya
gelsinler diye iki müminin evliliği hususunda çalışan kimseyi Allah azze ve
celle, her biri inci ve yakuttan köşkler içinde bulunan bin Hur'ul-Ayn ile
evlendirir." * * * 270-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Kadının
uğursuzluğu mihrinin çokluğu ve ahlakının kötülüğüdür."
271-İmam Eba Abdillah (a.s) şöyle buyurmuştur: "Hırsızlar üç
gruptur: Zekatı engelleyenler, kadınların mihirlerini (yemeyi) helal
sayanlar ve ödeme niyetinde olmaksızın borçlananlar."
272-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Mihrinin azlığı
kadının bereketindendir; mihrinin çokluğu ise onun uğursuzluğundandır." * * * 273-Emir'el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur:
"Kadınların mihrini yüksek tutmayın; zira bu düşmanlığa sebep olur."
274-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Günahların en
kötüsü şu üç günahtır: "Haksız öldürmek, kadının mihrine el koymak ve
işçinin ücretini vermemek."
* * * 276-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Ümmetimin
kadınlarından en üstünü yüzü güzel, mihirleri en az olanlardır." * * * 277-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Evlen; demirden
bir yüzük ile de olsa." * * * 278-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Bir avuç bulgur
veya hurmayı mihir olarak veren kimseye (razı olduğu takdirde kadının)
nikahı helal ve sahihtir." * * *
Konular 280-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Ahlakını ve
dinini beğendiğiniz biri (evlenmek için) size gelirse (kızınızı verip) onu
evlendirin." Ya Resulullah (s.a.v) soyu düşük olsa da mı? diye sorulunca da
Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu: "Ahlakını ve dinini beğendiğiniz biri
(evlenmek için) size gelirse (kızınızı verip) onu evlendirin. Eğer (ahlakı
ve dini güzel olduğu halde soyu veya benzeri sebeplerden dolayı kendisine
kızı vermez ve gerekeni) yapmazsanız yeryüzünde büyük bir fitne ve fesat
çıkar." * * * 281-İmam Cevad (a.s) şöyle buyurmuştur: "Dininden ve
emanetdarlığından razı olduğunuz birisi sizinle evlenmek isterse onunla
evlenin." * * * * * * 283-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Kızını fasık biri
ile evlendiren şüphesiz ki onunla sıla-i rahimini (yakınlığını) kesmiştir." * * *
* * * 285-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: "Her kim bir kadınla
malı için evlenirse Allah onu o malıyla baş başa bırakır. (Yani zorluklar
karşısında ilahi inayet ve lütuftan mahrum bırakır.) * * * 286-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Her kim bir
kadınla malı için evlenire Allah onu o malına havale eder. Her kim bir
kadınla güzelliği için evlenirse onda istemediği şeyleri görür. Her kim de
bir kadınla dini için evlenirse Allah bütün o güzellikleri kendisi için bir
araya toplar." * * * 287-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Her kim bir
kadınla güzelliği için evlenirse Allah o kadının güzelliğini kendisi için
bir günah ve azab sebebi kılar." * * * 288-İmam Seccad (a.s) şöyle buyurmuştur: "Allah azze ve
celle ve sıla-ı rahim için evlenen kimseye Allah mülk ve keramet tacını
giydirir." * * * 289-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Kadınlarla
güzelliği için evlenmeyin. Zira güzelliği iffetsizliğine neden olabilir.
Kadınlarla malı için de evlenmeyin, zira malı da tuğyan ve isyanına neden
olabilir. Kadınla dini için evlenen kimseye, Allah bütün bu güzellikleri bir
araya toplar." * * * 290-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: "Melundur,
ailesini zayi eden/muhtaç bırakan kimse melundur." * * * 291-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Her kim hanımının kötü ahlakına sabrederse (küstahlığı sebebiyle ona kızmaz onu dövmez, kötü laf etmez, iyi geçindirir ve ayni ile mukabelede bulunmazsa) sabır mükafatını Allah’tan dilemelidir. Allah-u Teala şükredenlerin sevabını mutlaka verecektir.” Men La Yehzuruh’ul-Fakih, c. 4, s. 16 * * * 292-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ailesinin geçimi için çalışan kimse Allah yolunda cihad eden kimse gibidir.” el-Kafi, c. 5, s. 88 Men La Yehzuruh’ul-Fakih, c. 3, s. 168 * * * 293-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Erkek için ailesini zayi etmesi/nafakasız terk etmesi kendisine günah olarak yeter.” Men La Yehzuruh’ul-Fakih, c. 3, s. 168 * * * 294-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ailesinin sorumluğunu üstlenmek erkeğin saadet ve mutluluğundandır.” Men La Yehzuruh’ul-Fakih, c. 3, s. 168
* * * 295-Allah-u Teala şöyle buyurmuştur: “İçinizden, kendileriyle huzura kavuşacağınız eşler yaratıp; aranızda muhabbet ve rahmet var etmesi, O’nun varlığının belgelerindendir. Bunlarda, düşünen kavim için dersler vardır.” Rum Suresi/21
* * * 296-Bihar’ul-Envar kitabında Peygamberden şöyle nakledilmiştir: Osman b. Maz’un’un eşi Ümmü Seleme’nin evine geldi. Ümmü Seleme kendisine, “Neden güzel koku sürünmüyor, süslenmiyor, kına ve benzeri şey kullanmıyorsun?” diye sordu. O şöyle dedi: Şüphesiz ki eşim Osman b. Maz’un falan günden beri bana hiç yaklaşmamıştır. Ümmü Seleme, “Neden?” diye sordu. O şöyle dedi: “O kendine kadını haram kılmış ve kenara çekilmiştir.” Bunun üzerine Ümmü Seleme Resulullah (s.a.v)’e bunu haber verdi. Resulullah (s.a.v) ise hemen ashabını toplayarak onlara şöyle buyurdu: “Kadınlardan yüz mü çeviriyorsunuz, şüphesiz ki ben kadınların yanına gidiyorum, gündüzleri yemek yiyorum, geceleri uyuyorum. Kim benim sünnetimden yüz çevirirse şüphesiz ki benden değildir.” Bihar’ul-Envar, c. 93, s. 73
* * *
297-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kim geçim korkusu ile evlilikten kaçınırsa Allah azze ve celle’ye kötü zanda bulunmuştur. (Allah’ı kullarına rızık vermekten aciz kabul etmiştir.) Men La Yehzuruh’ul-Fakih, c. 3, s. 385
* * * 298-Abdussamed b. Beşir, İmam Rıza (a.s)’ın şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Kadının biri Ebu Cafer -İmam Sadık- (a.s)’a şöyle dedi: “Allah sana iyilik versin, şüphesiz ki ben dünyayı terk etmiş bir kadınım.” İmam (a.s) kendisine şöyle dedi: “Dünyayı terk etmekten maksadın nedir?” Kadın, “Asla evlenmek istemiyorum.”dedi. İmam (a.s), “Neden?” diye sordu. Kadın, “Büyük bir fazilete erişmek istiyorum.”dedi. Bunun üzerine İmam (a.s) şöyle buyurdu: “Git, eğer bu iş üstün bir şey olsaydı şüphesiz ki Fatıma (a.s) sana bundan daha evla ve müstahaktı. Zira kadınlardan hiç kimse ondan daha üstün olamamıştır.” Bihar’ul-Envar, c. 103, s. 219
* * * 299-Eba Abdillah (a.s) şöyle buyurmuştur: “Üç kadın Peygamber (s.a.v)’in yanına gelerek konuştular. Birisi şöyle dedi: “Şüphesiz ki eşim et yemiyor.” Diğeri ise şöyle dedi: “Şüphesiz ki eşim asla kadınlara (bana) yaklaşmıyor.” Diğeri de şöyle dedi: “Şüphesiz ki eşim asla güzel koku sürünmüyor.” Peygamber abasını yerden sürükler bir halde (kızarak) minbere çıktı. Allah’a hamd-u sena ettikten sonra şöyle buyurdu: “Ashabımdan bir gruba ne olmuş ki et yemiyor, güzel koku sürünmüyor ve kadınlara yaklaşmıyor.” el-Kafi, c. 5, s. 496
* * * 300-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Osman b. Maz’un’un eşi Peygamber (s.a.v)’e gelerek şöyle dedi: “Ya Resulullah şüphesiz ki Osman gündüzleri oruç tutuyor ve geceleri de ibadet ediyor.” Bunun üzerine Peygamber kızarak çıktı. Öyle ki ayakkabılarını elinde taşıyordu. Sonunda Osman’ı namaz kılarken gördü. Osman Peygamber (s.a.v)’i görünce döndü. Peygamber kendisine şöyle buyurdu: Ey Osman, Allah beni ruhbaniyet ile göndermemiştir. Beni hanif/adil, kolay ve fıtrat ile uyumlu bir din üzere gönderdi. Ben de oruç tutuyorum, namaz kılıyorum, ehlimle muaşeret ediyorum. O halde her kim benim fıtrat ve dinimi severse, benim sünnetime uymalıdır. Sünnetimden biri de şüphesiz ki nikahtır/evliliktir. el-Kafi, c. 5, s. 494
* * * 301-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Eşi kendisine gazab eden kadına eyvahlar olsun. Eşi kendisinden razı olan kadına ne mutlu.” Bihar’ul-Envar, c. 8, s. 310
* * * 302-Hz. Fatıma (a.s.) şöyle buyurmuştur: “Sizin en iyileriniz/hayırlı olanlarınız insanlara karşı en iyi/yumuşak davrananlarınızdır. En değerli olanlarınız ise eşlerine karşı en merhametli ve bağışlayıcı olanlarınızdır.” Delail’ul-İmame/İbn’il-Huseyn Muhammed b. Harun
* * * 303-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: İki eşi olduğu halde nefsi ve malı hususunda adalete riayet etmeyen kimse kıyamet günü bedeninin yarısı zincire vurulmuş ve diğer yarısı da doğrulmamış bir halde cehennem ateşine girer.” Bihar’ul-Envar, c. 7, s. 214
* * * 304-İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bir kadın ile evlenen ona ikram etmelidir. Eşleriniz birer oyuncak (insana huzur veren bir şey) gibidir. Onu alan zayi etmemelidir.” Bihar’ul-Envar, c. 103, s. 224
* * * 305-Emir’el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “(Her ne kadar kadınlar görevlerini yapmasa da) onlarla her durumda geçinmeye çalışın ve onlara güzel sözler söyleyin. Umulur ki kendilerini düzeltir, işlerini güzelleştirirler.” Bihar’ul-Envar, c. 103, s. 223
* * *
306-Musa b. Cafer babalarından Resulullah (s.a.v)’in şöyle buyurduğunu nakletmektedir: “İnsanın imanı arttıkça kadınlar hakkındaki sevgisi ve duygusu da artar.” Bihar’ul-Envar, c. 103, s. 228
* * * 307-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Dünyadan bana sadece kadın ve güzel koku sevdirildi; ama gözümün nuru namazdadır.” Bihar’ul-Envar, c. 76, s. 141 ve el-Hisal, c. 1, s. 183
* * *
308-Emir’el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanların en kötüsü (maddi açıdan) ailesini darlıkta koyandır.” Nur’ul-Ebsar Lil-Şeblenci
* * *
309-İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Rabbi nezdinde kadınlar için en üstün şefaatçi, sadece eşinin rızayetidir.” Bihar’ul-Envar, c. 81, s. 345
* * *
310-Ebu’l Hasan er-Rıza (a.s) Emir’el-Müminin Ali (a.s)’dan şöyle rivayet etmiştir: “Kadınlarınızın en iyisi beş kişidir.” Kendisine, “O beş kişi kimlerdir ey Emir’el-Müminin?” diye sorulunca da şöyle buyurdu: 1-Eşine karşı mütevazi ve tekebbürsüz veya masrafsız olan. 2-Yumuşak ahlaklı olan 3-Eşi ile uyumlu ve tüm işlerinde kendisine yardımcı olan 4-Eşini kızgın ve bitkin gördüğünde onu razı etmeden asla gözlerine uyku girmeyen 5-Eşi yanından ayrılınca gıyabında (malını, yüzsuyunu, çocuklarını ve iffetini) koruyan… (Daha sonra şöyle buyurdu:) “Bu kimseler Allah’ın işçilerinden bir işçi sayılır ve şüphesiz ki Allah’ın işçisi olanlar asla ümitsiz olmaz, isteklerine nail olurlar.” el-Kafi, c. 5, s. 324
* * *
311-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Eşi haklı olarak kendisine gazab ettiği halde geceyi geçiren kadının, eşi kendisinden razı olmadıkça asla namazı kabul olmaz.” el-Kafi, c. 5, s. 507
* * * 312-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Erkeği kadın üzerindeki hakkı kandili (ışığı) yakması, yemek hazırlaması, kapının eşiğine kadar kendisini güzel sözler ile uğurlaması ve özrü olmadıkça nefsini eşinden sakınmamasıdır. Mekarim’ul-Ahlak, c. 2, s. 246
* * * 313-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Kadın eşinin hakkını eda etmedikçe asla Allah’ın hakkını eda edemez.” Müstedrek’ül-Vesail, c. 14, s. 257
* * * 314-İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: Kadının biri Nebi (s.a.v)’e gelerek şöyle dedi: Ya Resulullah, erkeğin kadın üzerindeki hakkı nedir?” Resulullah şöyle buyurdu: “Ona itaat etmen ve isyan etmemendir.” Vesail’uş-Şia, c. 10, s. 527 * * *
335-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Kadının eşine (bir bardak) su içirmesi kendisi için gündüzleri oruç, geceleri ise ibadet edilen bir yıllık ibadetten daha hayırlıdır.” Vesail’uş-Şia, c. 20, s. 172
* * * 316-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Kadının (eşi için) en güzel kokular sürmesi, en güzel elbiseler giyinmesi, en güzel süsler ile süslenmesi ve gece gündüz nefsini eşine takdim etmesi kadının görevidir/hakkıdır.” el-Kafi, c. 5, s. 508
* * * 317-Emir’el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kadının cihadı eşine iyi eşlik etmesidir.” Nehc’ül-Belağa, el-Kelimat’ul-Kısar/494
* * *
318-Ebi Cafer (a.s), Resulullah (s.a.v)’in şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Allah azze ve celle şöyle buyurmuştur: “Bir Müslüman için dünya ve ahiret hayrını bir araya toplamak istediğimde kendisi için huşu dolu bir kalp, çok zikreden bir dil, belalara sabreden bir beden, baktığında kendisini sevindirecek ve kendisi olmadığında/gıyabında malını ve nefsini koruyacak mümin bir eş karar kılarım/nasip ederim.” el-Kafi, c. 5, s. 327
* * * 319-Hz. Fatıma (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ruhum ruhuna feda olsun ve nefsim seni belalardan korumaya kalkan olsun ey Ebe’l-Hasan! (Hz. Ali); Eğer sen hayır ve iyilikte olursan, ben de seninle beraber olurum ve eğer sen zorluk ve belalarda olursan, yine de seninle beraber olurum.”
* * * 320-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Melundur, mel’undur; eşine eziyet eden ve üzen kadın mel’undur. Ne mutlu, ne mutlu; eşine ikram eden, ona eziyet etmeyen ve tüm durumlarda kendisine itaat eden kadına ne mutlu!” Bihar’ul-Envar, c. 103, s. 252
* * *
321-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ki en iyi kadınlarınız; çok doğurgan, çok sevimli/muhabbetli, sırları saklayan, iffetli, eşi karşısında mütevazi, ehli (yakınları) karşısında izzetli, süslerini ve güzelliklerini eşine açan, gayrisinden gizleyen, eşinin sözlerini güzel dinleyen, emirlerine itaat eden, yalnız kaldığında kendisinden istediğini veren, sürekli eşi için süslenen ve erkekler gibi süssüz/sade olmayanlardır.” Men La Yehzuruh’ul-Fakih, c. 5, s. 18, 367 ve Bihar’ul-Envar, c. 103, s. 235
* * * 322-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Müslüman erkeğin saadeti şu dört şeye sahip olmadadır: 1-Saliha kadın 2-Geniş bir ev 3-(Kendisini hedefine rahat ve hızlı bir şekilde ulaştıran) İyi bir binek 4-(Ahlak ve amelleri iyi olan) Salih bir evlat Bihar’ul-Envar, c. 104, s. 98
* * * 323-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Kadının cihadı eşine iyi eşlik etmesidir. Kadının üzerinde en çok/büyük hakkı olan kimse de eşidir.” Bihar’ul-Envar, c. 103, s. 256
* * * 324-Allah-u Teala şöyle buyurmuştur: “Kadınları boşadığınızda, müddetleri sona ererken, onları güzellikle tutun, ya da güzellikle bırakın, haklarına tecavüz etmek için onlara zararlı olacak şekilde tutmayın; böyle yapan şüphesiz kendisine zulmetmiş olur. Allah'ın ayetlerini de alaya almayın; Allah'ın üzerinize olan nimetini, öğüt vermek üzere size indirdiği Kitab ve hikmeti anın, Allah'tan sakının, Allah'ın her şeyi bildiğini bilin.” Bakara Suresi/231. ayet
* * * 325-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Evlenin, boşanmayın, zira Allah’ın arşı boşanmadan dolayı titrer.” Vesail’uş-Şia, c. 22, s. 9
* * * 326-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ki Allah azze ve celle içinde evlilik olan evi sever. Hakeza içinde boşanmanın gerçekleştiği evden ise nefret eder.” el-Kafi, c. 6, s. 54
* * * 327-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Şüphesiz ki Allah azze ve celle evlilik veya boşanmadan maksadı, sadece tat almak/şehvetini tatmin etmek olan kadın ve erkekten buğz eder, (veya onlara) lanet eder.” el-Kafi, c. 6, s. 54
* * *
328-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Şu dört haslete sahip olan ümmetimin kadınları şüphesiz ki cennete girer: Namusunu korur, eşine itaat eder, beş vakit namazını kılar ve Ramazan ayında oruç tutarsa...” Bihar’ul-Envar, c. 104, s. 107
* * *
329-Allah-u Teala şöyle buyurmuştur: “Mümin erkeklere söyle: Gözlerini bakılması yasak olandan çevirsinler, mahrem yerlerini korusunlar. Bu, onların arınmasını daha iyi sağlar. Allah yaptıklarından şüphesiz haberdardır.” Nur Suresi 30. ayet
* * * 330-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Meşru olmayan bakış iblisin zehirli oklarından biridir. Her kim Allah azze ve celle için –başkası için değil- haram bakıştan kaçınırsa Allah da kendisine tadına varacağı bir iman verir.” Men La Yehzuruh’ul-Fakih, c. 4, s. 18
* * * 331-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Gözlerin zinası haram bakışlardır. Ağzın zinası haram öpüşmedir. Ellerin zinası haram dokunmadır; cinsel ilişki vaki olsun veya olmasın… (Yani her ne kadar cinsel ilişkide bulunmasa da bu haram işlerden birini yapan kimse bu organlarıyla zina etmiş sayılır ve de azap görecektir. Zira bu davranışları da onun iffetsizliğini ortaya koymaktadır.)” el-Kafi, c. 5, s. 559
* * *
332-İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kendisine helal olmayan kadının avret mahalline bakan erkeğe Resulullah lanet etmiştir. Hakeza din kardeşinin eşine ihanet eden ve faydalanmak açısından kendisine muhtaç olduklarında insanlardan rüşvet isteyen kimseye de lanet etmiştir.” el-Kafi, c. 5, s. 559
* * *
333-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Erkeğin kadına, “seni seviyorum” demesi asla kalbinden çıkmaz.” Vesail’uş-Şia, c. 14, s. 10 * * *
334-İmam Bakır (a.s)’a kadınların başlarına takıp saçlarını tutturdukları tokanın hükmü sorulunca şöyle buyurdu: “Kadının eşi için güzel tokalar ile süslenmesinin sakıncası yoktur.” el-Kafi, c. 5, s. 119 * * *
335-Emir’el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Resulullah (s.a.v) kadının eşinden gayrisi için süslenmesini yasaklamıştır. Eşinden gayrisi için süslendiği takdirde Allah azze ve celle’nin onu ateşi ile yakması bir haktır.” Men La Yehzuruh’ul-Fakih, c. 4, s. 6
* * * 336-Eba Abdillah (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bizi (Ehl-i Beyt’i) en çok sevenler, kadınları en çok sevenlerdir.” Vesail’uş-Şia, c. 14, s. 11
* * * 337-Nebi (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Kadınlarınızın en hayırlısı iffetli olanlar, eşi için (başkası için değil) süslenip itaat edenlerdir.” Vesail’uş-Şia, c. 20, s. 30
* * *
338-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Tevrat’ta şöyle yazılmıştır: Ben Allah’ım, insanları öldüreni öldürür ve zina edenleri darmadağın ederim.” el-Kafi c, 5, s. 554
* * * 339-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Zina eden kimsenin üçü dünyada, üçü de ahirette olmak üzere altı sıfatı vardır: Dünyada olan üç sıfat; yüzündeki nurunu (nuraniyetini) gidermesi, kendisini fakir kılması ve ömrünü kısaltmasıdır. Ahirette olan üç sıfat ise; Allah’ın gazabı, hesabının kötü oluşu ve cehennemde temelli kalışıdır.” el-Kafi, c. 5, s. 641
* * *
340-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Ey İnsanlar, zina etmeyin; aksi takdirde eşleriniz de zina eder. Yaptığın her işin aynısı sana da yapılır.” el-Kafi, c. 5, s. 554
* * * 341-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Kendisine haram olan bir kadını yaklaşan kimse, şeytan ile birlikte ateşten zincire vurulur ve cehenneme atılır.” Men La Yehzuruh’ul-Fakih, c. 4, s. 14
* * *
342-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Erkeğin, bu ve benzeri yollar ile (haram yollar ile) boşalması da zina sayılır.” el-Kafi c. 5, s. 541
* * * 343-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Hayvanlar ile cinsel ilişkide bulunan mel’undur, mel’undur. el-Kafi, c. 2, s. 270
* * *
344-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Kadınların birlikte yatması da (lezbiyencilik ve sevicilikleri de) zinadır.” Kenz’ul-Ummal c. 5, s. 316
* * *
345-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Allah şu üç şeyi sever: Az konuşmayı, az uyumayı ve az yemeyi… Şu üç şeyden de Allah buğz eder: Çok konuşmaktan, çok uyumaktan ve çok yemekten…” el-İsna Aşeriye, s. 92
* * * 346-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Gücünüz yettiğince temiz olun, şüphesiz ki Allah-u Teala İslam’ı temizlik üzere bina etmiştir. Temiz olmayanlar cennete de giremez.” Kenz’ul-Ummal, 20062
* * * 347-Emir’el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Çok yemek bir çok hastalıklara neden olur.” Gurer’ul-Hikem, s. 359
* * * 348-Hasan b. Cehm şöyle diyor: Ebu’l-Hasan Musa b. Cafer (a.s) şöyle buyurmuştur: Sünnetlerden beş şey insanların başında, beş şey de bedenlerindedir: Başında olan beş şey: Dişlerini fırçalamak, bıyıklarını kısaltmak, saçlarını ayırmak, mazmaza ve istinşak etmek (ağzına ve burnuna su çekmek)… Bedenlerde olan sünnetler ise; sünnet olmak, avret mahallindeki kılları traş etmek, koltuk altındaki kılları traş etmek, tırnaklarını kesmek ve istinca etmek (yani küçük veya büyük abdest aldığında temizlenmek.)” el-Hisal, s. 125 * * * 349-Emir’el-Müminin İmam Ali (a.s), İmam Hasan (a.s)’a şöyle buyurmuştur: “Seni doktora muhtaç etmeyecek dört hasleti sana öğreteyim mi?” İmam Hasan (a.s), “Evet, öğret” diyince de Hz. Ali (a.s) şöyle buyurdu: “ 1-Acıkmadıkça yemeğin başına oturma, 2-Henüz yemek için iştahın olduğu halde sofradan kalk 3-Ağzındaki lokmayı iyi çiğne 4-Yatarken tuvalet ihtiyacını gider. Bunları yapacak olursan şüphesiz ki doktora muhtaç olmaktan kurtulursun.” Vesail’uş-Şia, c. 24, s. 245
* * *
350-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Herhangi birisi pazardan bir yiyecek alır, kırk gün onu evinde saklar, Müslümanların pazarında kıymeti artınca da onu satar (sonra da bu vurgunculuk günahından arınmak için) bütün değerince sadaka verecek olursa, yine de bu yaptığı günahın kefareti olamaz.” Bihar’ul-Envar, c. 103, s. 89
* * * 351-Emir’el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Fıkhı olmaksızın ticarete atılan kimse mutlaka faize düşer.” Bihar’ul-Envar, c. 103, s. 93 * * *
352-Emir’el-Müminin İmam Ali (a.s) Resulullah (s.a.v)’in şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Alış veriş yapan insan şu beş sıfattan uzak durmalıdır, aksi takdirde bir şey alıp satmamalıdır. (Bu beş şey şunlardır:) Faiz, yemin içmek, malın aybını saklamak, satınca övmek ve alınca yermek.” el-Hisal, c. 1, s. 286 * * *
353-İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyada rızkı; insanlara muhtaç olmamak, ailesini genişlikte tutmak ve komşularına ihsanda bulunmak için taleb eden kimse kıyamet günü yüzü ayın on dördü gibi parlak ve nurani olduğu bir şekilde Allah azze ve celle’yi mülakat eder. el-Kafi, c. 5, s. 78 Alış-Verişlerde Sahtekarlık Etmek 354-Nebi (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Her kim Müslüman kardeşine karşı kalbinde bir hile düşündüğü halde geceler ve sabahlarsa tövbe edinceye kadar Allah’ın gazabında olur.” Sefinet’ul-Bihar, c. 2, s. 318 * * * 355-Nebi (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Her kim Müslüman kardeşine karşı bir hile düşünürse, Allah rızkının bereketini alır, geçimini bozar ve onu kendi nefsiyle baş başa bırakır.” Vesail’uş-Şia, c. 17, s. 283
* * * 356-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Peygamber (s.a.v) süte su katıp satmayı yasaklamıştır.” et-Tehzib, c. 7, s. 13 * * * 357-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bizlere hile ve sahtekarlık yapan kimse bizden değildir.” Furu’ul-Kafi, c. 5, s. 160, 1 * * * 358-Nebi (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Alış-verişlerinde müslümanları aldatan kimse bizden değildir. Allah kıyamet gününde onu Yahudiler ile haşr eder. Zira Yahudiler müslümanları en çok aldatan kimselerdir.” Bihar’ul-Envar, c.103, s. 80 * * * 359-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Kendimden sonra ümmetim hakkında şu üç şeyden korkuyorum: Marifetten sonra dalalet (yani anne babası Müslüman ve yaşadığı yer islami bir çevre olduğu halde inanç, ahlak veya amellerinde doğru yoldan sapmak), saptırıcı fitneler (yani dünyada olan olaylar karşısında sabredememeleri ve tevhidin yücelerinden şehvetperestliğin uçurumuna yuvarlanmaları) ve şehvet (cinsel içgüdüler)” el-Kafi, c. 2, s. 79
* * * 360-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah nezdinde en üstün ibadet; karın (mide) ve cinsel organların iffetidir.” el-Kafi c. 2, s. 80
* * * 361-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Her kim günah ve şehvetini tatmin imkanı olduğu halde sadece Allah azze ve celle’den koktuğu sebebiyle sakınırsa Allah ona cehennemi haram kılar ve onu (kıyamet gününde) büyük korkudan emanda kılar.” Mekarim’ul-Ahlak, 429
* * * 362-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Her kim karnının, dilinin ve cinsel organının şerrinden emanda olursa (adeta bütün günahlardan) korunmuş olur.” el-Müheccet’ül-Beyza
* * * 363-Emir’el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “(Günah esnasında) lezzetlerin geçiciliğini ve azabın ebediliğini düşünün.” Nehc’ül-Belağa, 553
* * *
364-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Her kim şehvet üzere bir çocuğu öperse Allah azze ve celle ceza gününde ağzına ateşten bir gem vurur.” el-Kafi, c. 5, s. 548
* * * 365-İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Hiçbir cihad karın (mide) ve cinsel organın iffetinden daha üstün değildir.” el-Kafi, c.2, s. 79
* * *
366-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “İki günü bir olan (ilerlemeyen kimse) ziyandadır.” Bihar’ul-Envar, c. 71, s. 173
* * *
367-İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyanın misali, deniz suyunun misalidir. Susuz kimse ne kadar içerse içsin, onu öldürünceye dek sürekli susuzluğunu arttırır.” Bihar’ul-Envar, c. 78, s. 311
* * *
368-İmam Ali b. Muhammed el-Hadi (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanlar dünyada mallarıyla, ahirette ise amelleri iledir. (Yani dünyevi makamlar mal ile uhrevi makamlar ise ameller ile elde edilir.)” Bihar’ul-Envar, c. 78, s. 378
* * *
369-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Ümmetimin kadınlarının helak ve yok oluşu altın ve (yabancı erkeklerin karşısında giydikleri) ince elbisedendir. Ümmetimin erkeklerinin helak ve yok oluşu ise ilmi terk edip mal toplamalarındandır. Mecmua-i Verram
* * * Fani Dünya ve Helak Edici Cazibesi 370-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: Ölü, defin edilmek için omuzlarda taşındığında ruhu cesedinin üstünde durur ve şöyle nida eder: “Ey ehlim, ey çocuklarım, dünya beni aldattığı gibi sizi de aldatmasın, malın helalinden ve haramından topladım, sonra başkasına bıraktım. Şimdi ise lezzeti başkalarına, azabı ise bana kalmıştır. O halde başıma gelenlerden sakının.” Bihar’ul-Envar, c. 6, s. 161
* * *
371-Emir’el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsan ecelini ve süratle gelişini görecek olsaydı arzularından ve dünyayı taleb etmekten nefret ederdi.” Bihar’ul-Envar, c. 73, s. 166
* * *
372-İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünyanın misali, yılan misalidir. Dokunuşu/derisi yumuşak, içi ise öldürücü zehirdir. Akıl sahibi insanlar ondan kaçar, çocuklar ise onu yakalamak isterler.” el-Kafi, c. 2, s. 315 * * *
373-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Dünya sevgisi, bütün günahların başıdır.” el-Kafi, c. 2, s. 315
374-İmam Hüseyin (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ki insanlar dünyanın kuludur. Dinleri sadece laftadır, maişetleri/geçimleri temin edildiği müddetçe dinin etrafında dönerler. Belalar ile imtihan edildikleri takdirde ise dindar olanları azalır.” Bihar’ul-Envar, c. 78, s. 117
* * *
375-İmam Mücteba şöyle buyurmuştur: “Yiyeceğini düşündüğü halde, ruhi/fikri yönlerini düşünmeyen kimseye şaşarım. Zira o kendisine eziyet eden yiyeceklerden karnını/midesini koruduğu halde, göğsünü/kalbini kendisini helak edecek şeylere açar.” Sefinet’ul-Bihar, c. 2, s. 84
* * *
376-Emir’el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ki cimrilik, hırs ve korkaklık, farklı/dağınık iç güdülerdir ki hepsi Allah’a kötü zanda bulunma hususunda birleşir.” Nehc’ül-Belağa, 53. Mektup
* * *
377-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Adem oğlu için altın ve gümüş dolusu iki nehir aksa yine de üçüncüsünü ister.” Men La Yehzuruh’ul-Fakih, c. 4, s. 418
* * *
378-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kalbi dünyaya bağlanan kimse üç şeye bağlanmış olur: Bitmeyen bir hüzün, ulaşamayacağı arzular ve kavuşamayacağı ümitler.” el-Kafi c. 2, s. 320
* * * 379-Emir’el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bir çok kötü insan eceli geldiği halde (dünya malını) taleb etmek ile uğraşır.” Gurer’ul-Hikem, s. 240
* * *
380-Emir’el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Kendi başına hareket etme, şüphesiz ki kendi başına hareket eden helak olur.” Tesnif-u Gurer’ul-Hikem, s. 443
* * * 381-Emir’el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim kendini büyük görürse Allah nezdinde küçük sayılır.” Tesnif-u Gurer’ul-Hikem, s. 308
* * *
382-Emir’el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İnsanlar iki şeyden helak olmuşlardır: “Fakirlik korkusu ve üstünlük taslama isteği” Bihar’ul-Envar, c. 72, s. 39
* * *
383-Emir’el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kendini beğenmekten/zahiri güzelliklerine güvenmekten ve kendini övmede aşırı gitmekten sakın. Zira bu şeytanın en sağlam/güvenilir fırsatlarından biridir.” Gurer’ul-Hikem, s. 298
* * *
384-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kalbinde bir zerre kibir bulunan kimse asla cennete giremez.” el-Kafi, c. 2, s. 310
385-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “İktisatlı/tasarruflu olan kimsenin fakir olmayacağına ben kefilim.” Bihar’ul-Envar, c. 71, s. 347
* * *
386-Emir’el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Siyasetin başı yumuşaklık ve uyum içinde olmaktır.” Gurer’ul-Hikem, s. 182
* * *
387-Emir’el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “İhtiyaçtan fazlası israftır.” Müstedrek’ül-Vesail, c. 15, s. 271
* * *
388-İmam Kazım (a.s) şöyle buyurmuştur: “Eğer insanlar yiyeceklerinde iktisatlı olsalardı sağlam/güçlü bedenlere sahip olurlardı.” Bihar’ul-Envar, c. 66, s. 334 * * * 389-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Mezarlıktan geçen herkese mezardakiler şöyle seslenir: “Ey gafil! Bizim bildiğimiz şeyi sen de bilseydin, bedenindeki bütün etler erirdi.” İrşad’ul-Kulub
390-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Her ne zaman yöneticileriniz, iyileriniz; zenginleriniz, en cömertleriniz; İşleriniz, ise kendi aranızda şura ile olursa yeryüzü içindeki bütün güzellikleri sizin için ortaya çıkarır. Ama eğer yöneticileriniz, en kötüleriniz; zenginleriniz, en cimrileriniz ve işleriniz de kendi aranızda şura ile olmazsa yerin altı sizler için yerin üzerinden daha hayırlı olur.” Minhac’us-Sadikin, c. 2, s. 373
* * *
391-Emir’el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim akıl sahipleriyle meşveret ederse akıllarının ışığından aydınlanır.” Gurer’ul-Hikem, s. 336
* * *
392-Emir’el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim akıl sahipleriyle meşveret ederse (bu meşveret onun) rüşt ve kemaline delalet eder ve (meşveret için) kabul ettiği kimseler vasıtasıyla bir nasihata/hayra erişir.” Bihar’ul-Envar, c. 75, s. 105
* * *
393-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Meşveret eden kimse asla mutsuz/şaki olmaz. Kendi başına hareket eden kimse ise asla mutlu olamaz.” Nehc’ül-Fesahe 533
* * *
394-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “İbadet yetmiş cüzdür. En üstünü ise helalinden kazanç sağlamaktır.” et-Tehzib, c. 6, s. 324
* * * 395-Emir’el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Heyhat! Heyhat! İşsizlik ve tembelliğe alışmış kimseler nasıl saadete erişebilir?” Gurer’ul-Hikem, s. 197
* * *
396-İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Tembellik ve tahammülsüzlükten uzak dur, zira bunlar bütün kötülüklerin anahtarıdır.” Bihar’ul-Envar, c. 78, s. 175
* * * 397-Enes bin Malik şöyle rivayet etmektedir: “Resulullah (s.a.v) Tebük gazvesinden dönünce Sa’d’ul Ensari onu karşıladı. Peygamber (s.a.v) kendisiyle tokalaştıktan sonra ona şöyle buyurdu: “Elindeki bu nasırlar neden oluştu?” Sa’d şöyle cevap verdi: “Ya Resulullah ben, evimin geçimini kazanmak için ip ve kürekle çalışıyorum.” Bunun üzerine Peygamber (s.a.v) elini öptü ve şöyle buyurdu: “Bu el asla cehennem ateşini görmeyecek eldir.” Üsdü’l-Gabe, c. 2, s. 269
398-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Her iyiliğin üstünde bir iyilik vardır. Ancak kul Allah azze ve celle yolunda şehit olunca (onun bu şahadetinden) daha üstün bir iyilik yoktur.” Bihar’ul-Envar, c. 100, s. 10
* * *
399-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah yolunda öldürülen kimseye Allah hiç bir kötülüğünü göstermez.” el-Kafi, c. 5, s. 54
* * *
400-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Nefsim elinde olan Allah’a and olsun ki bütün göklerin ve yerin ehli bir müminin katlinde birleşse veya onun katlinden razı olsa Allah hepsini cehennem ateşine atar.” Bihar’ul-Envar, c. 75, s. 149
* * * 401-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Allah azze ve celle’ye, Allah yolunda dökülen kan damlasından daha sevimli hiç bir damla yoktur.” Vesail’uş-Şia, c. 15, s. 14
* * * Beklenilen Mehdi (as) ve Adaletin Hakimiyeti
402-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Mehdi (a.s) benim itretimden ve Fatıma (a.s)’ın evlatlarındandır.” Sünen-i Ebi Davud, c. 4, s. 107
* * *
403-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Ehl-i Beyt’imden Kaim’i (Hz. Mehdi’yi) gören ve kıyamından önce kendisine uyan, dostuna dost olan, düşmanından uzaklaşan ve ondan önceki hidayet imamlarının velayetini kabul eden kimseye ne mutlu! Onlar benim dostlarım, sevgi duyduğum ve ilgi gösterdiğim kimselerdir. Onlar benim için ümmetimin en değerli insanlarıdır.” Bihar’ul-Envar, c. 52, s. 129
* * *
404-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Allah itretimden ve Ehl-i Beyt’imden birini gönderir. O yeryüzü zulümle dolduktan sonra, yeryüzünü adaletle doldurur.” el-Müsennef, c. 11, s. 371 * * *
405-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Her kim ölür de zamanının İmamını (şu anda Hz. Mehdi’yi) tanımazsa cahiliye üzere ölmüş gibidir.” Müsned-i Ahmed bin Hanbel, c.2, s.83; c.3,s.446 ve c.4, s.96 Sahih-i Buhari c.5,s.13; Sahih-i Müslim c.6, s.21, 1849. Hadis ve Ehl-i Sünnet alimlerinin yazdığı 25 kaynak eserden naklen.
406-Emir’el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Eğer Kaim’imiz (Hz. Mehdi) kıyam edecek olursa gök yağmurunu nazil buyurur, yer yüzü bitkilerini yeşertir. Kulların kalbinden kin ve düşmanlık silinir, yırtıcı ve evcil hayvanlar birbirlerinden korkmazlar.” Bihar’ul-Envar, c. 52, s. 316
* * *
407-Ebi Carud şöyle diyor: “İma Bakır (a.s)’a şöyle dedim: “Ey İbn-i Resulullah size olan sevgimi bağlılığımı ve dostluğumu biliyor musunuz?” İmam Bakır (a.s), “Evet” deyince de şöyle dedim: “O halde size bir soru sormak ve cevabınızı almak istiyorum. Şüphesiz ki benim gözlerim görmüyor, çok az yol yürüyebiliyorum ve sürekli sizleri ziyaret edemiyorum.” İmam Sadık (a.s), “İsteğini söyle” diye buyurunca da şöyle dedim: “Siz ve Ehl-i Beyt’inizin, kendisiyle Allah azze ve celle’ye ibadet ettiğiniz dini bana söyle, ben de o din vesilesiyle Allah azze ve celle’ye ibadet edeyim. İmam Bakır (a.s) şöyle buyurdu: “Gerçi kısa bir söz söyledin, ama büyük bir soru sordun. Vallahi benim ve babalarımın Allah azze ve celle’ye ibadet ettiği dini sana da söyleyeceğim. (O din şudur) Allah’tan başka ilah olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın elçisi olduğuna şahadet etmek, Allah nezdinden nazil olan her şeyi ikrar etmek, velimizin velayetini kabul etmek, düşmanlarımızdan beri olmak, emrimize teslim olmak, Kaim’imizi beklemek (farz ve helal işlerde) çalışmak ve (günahlardan) sakınmak.” el-Kafi, c. 1, s. 34
* * *
408-İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kaim’imiz kıyam edince elini kulların başının üstüne koyar, böylece akıllarını bir araya toplar gelişimlerini kemale erdirir. Allah görüşlerini ve duyuşlarını güçlendirir. Öyle ki kendileriyle Kaim (Hz. Mehdi) arasında hiç bir örtü/engel kalmaz. Onlarla konuşmak istediğinde duyarlar ve kendi mekanında olduğu halde onu görürler.” Yevm’ul-Halas, s. 269
* * *
409-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ki Kaim (Hz. Mehdi) zamanında bir mümin doğuda olsa batıda olan kardeşi kendisini görür. Hakeza, batıda olsa, doğuda olan kardeşi kendisini görür.” Bihar’ul-Envar, c. 52, s. 391
410-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “(Hz. Mehdi) Rükn ve Makam arasında durur, yüksek sesle şöyle seslenir: “Ey benim temsilcilerim, özel dostlarım, ey ben zuhur etmeden Allah’ın bana yardım etmesi için yeryüzünde hazırladığı kimseler, itaat ederek bana gelin.” Onlar yeryüzünün doğu veya batısında mihrap veya yataklarında olduğu halde İmam (a.s)’ın sesini işitirler. Bu bir tek ses onların hepsinin kulağına gider ve hepsi ona doğru hareket ederler. Çok geçmeden göz açıp kapatıncaya kadar hepsi huzuruna varırlar. Bu (azametli toplantı) Rükün ve Makam arasında (güneş doğmadan önce) gerçekleşecektir.” Bihar’ul-Envar, c. 53, s. 7 * * *
411-İmam Sadık (a.s), Mufazzal’a Hz. Mehdi (a.s)’ın zuhuru hakkında bir şeyler söyledikten sonra şöyle buyurdu: “Ey Mufazzal Hz. Mehdi (a.s) ile ilgili haberleri Şiilerimize de haber ver ki dinlerinde şekke düşmesinler.” Bihar’ul-Envar, c. 53, s. 6
* * * 412-İmam Mehdi (a.f.) şöyle buyurmuştur: “Ben Mehdi’yim, ben zamanın Kaim’iyim, yeryüzü zulümle dolduktan sonra onu adaletle dolduracak olan benim. Şüphesiz ki yeryüzü hüccetsiz kalmaz. İnsanlar asla belirsizlik/şaşkınlık içinde bırakılmaz. Bunlar sana bir emanettir. Sadece hak ehli olan kardeşlerine söyle.” Kemal’ud-Din, s. 445
* * *
413-İmam Mehdi (a.s) şöyle buyurmuştur: “Ama çağdaş meselelerde hadislerimizi rivayet edenlere müracaat ediniz. Şüphesiz ki onlar benim sizlere olan hüccetimdir ve ben Allah’ın sizin üzerinize olan hüccetiyim.” Kemal’ud-Din, s. 484
* * *
414-İmam Mehdi (a.s) Şeyh Müfid’e yazdığı bir mektupta şöyle buyurmuştur: “Biz sizin haberlerinizi ve durumunuzu tümüyle biliyoruz. Sizlerle ilgili hiç bir şey bize gizli değildir.” Bihar’ul-Envar, c. 53, s. 175
* * *
415-Aynı mektupta şöyle yazılmıştır: “Biz sizi yönetmede ve halinize riayet etmede ihmalkarlık etmeyiz. Zikrinizi/adınızı unutmayız. Aksi taktirde her taraftan belalar üzerinize iner ve düşmanlarınız sizi yok ederdi. O halde Allah’tan korkun.” Bihar’ul-Envar, c. 53, s. 175 416-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “İnsanlara öyle bir zaman gelecek ki alimlere sadece güzel elbiseleri sebebiyle ikram edecekler, Kur’an’ı sadece güzel ses sebebiyle dinleyecekler ve Allah’a sadece Ramazan ayında ibadet edeceklerdir. Kadınlarının hayası kalmayacak, fakirlerinin sabrı tükenecek, zenginleri cömertlik etmeyecek ve az ile yetinmeyecek, çok ile doymayacaklardır. Bütün himmetleri/gayretleri karınları olacak, dinleri dinar ve kıbleleri kadın olacaktır. Evleri camileri olacak, alimlerinden koyunların kurtlardan kaçtığı gibi kaçacaklardır. Böyle oldukları zaman Allah da onları üç şeye müptela kılar: Evvela mallarından bereketi kaldırır, ikinci olarak onlara zalim sultanları musallat eder ve üçüncü olarak da dünyadan imansız olarak ayrılırlar.” Vekayi’ul-Eyyam, s. 439
* * *
417-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Ümmetime öyle bir zaman gelecek ki yöneticileri zalim, alimleri tamahkar ve takvasız olacaktır, ibadet edenleri riyakar, tacirleri faizci, ayıpları gizlemeleri sadece alışverişte olacaktır. Kadınları dünya süsüne kapılacaklardır. O zaman kötüleri onlara musallat olur, iyileri dua eder de kendilerine icabet edilmez.” Bihar’ul-Envar, c. 23, s. 22
* * *
418-Nebi (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Ümmetime öyle bir zaman gelecek ki beş şeyi sevecekler ve beş şeyi de unutacaklardır: Dünyayı sevecekler, ahireti unutacaklar…Malı sevecekler, hesabı unutacaklar… Kadınları sevecekler, Hur’ul Ayn’ı unutacaklar…Sarayları sevecekler, kabirleri unutacaklardır…Kendilerini sevecekler Rablerini unutacaklardır. Onlar benden uzaktır ve ben de onlardan uzağım.” el-İsna Aşeriye, s. 202
* * * Ömrü Nasıl Yaşamak Gerektiği Hususunda
419-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Ey Ebu Zer şu beş şeyi, beş şeyden önce ganimet bil: “Gençliği, yaşlılıktan önce; sağlığını, hastalığından önce; zenginliğini, fakirlikten önce; boş vaktini, meşguliyetinden önce ve hayatını ölümden önce…” Bihar’ul-Envar, c. 77, s. 77
* * * 420-Emir’el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Simyadan daha değerli olan şey Müminin ömründen geri kalanıdır.” Gurer’ul-Hikem, s. 257
421-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü olunca insanların bir kısmı kalkıp cennetin kapısına gelir ve kapıyı çalmaya başlarlar. Onlara, “Siz kimsiniz? denir. “Onlar, “Biz sabır ehliyiz” derler. Kendilerine, “Neye sabrettiniz?” diye sorulur. Onlar, “Biz Allah’a itaat ve isyan hususunda sabrettik” derler. Allah azze ve celle şöyle der: “Doğru söylüyorlar, onları cennete koyun.” Bu da Allah azze ve celle’nin şu sözünün işaret buyurduğu şeydir: “Sabredenlere ecirleri, hesapsız olarak ödenir.” el-Kafi, c. 2, s. 75
* * * 422-Emir’el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: Emel ve arzuları kısa ve fırsatları ganimet bilen kimseye ne mutlu!” Gurer’ul-Hikem, s. 206
* * * 423-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Haftada bir gün dini hususunda araştırma yapmayan ve dini hakkında soru sormayan Müslüman ne de kötüdür.” Bihar’ul-Envar, c. 1, s. 176
* * *
424-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Her kim Allah’ın dininde araştırmalarda bulunursa Allah da hayatını kendisine kolaylaştırır ve onu tahmin bile etmediği yerlerden rızıklandırır.” el-Müheccet’ül-Beyza, c.1, s. 15
* * *
425-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şii gençlerden birinin dini öğrenme hususunda çaba içinde olmadığını görürsem onu te’dib ederim/edeplendiririm." Bihar’ul-Envar, c. 1, s. 214
* * *
426-İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şiilerime haber ver: Onlar iyiliği emrettikleri takdirde kıyamet günü kurtuluşa erenlerden olacaktır.” Bihar’ul-Envar, c. 2, s. 29 * * *
427-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Ümmetimden her kim insanların dini hususunda ihtiyaç duyacakları kırk hadis ezberlerse, Allah da onu kıyamet günü fakih ve alim olarak haşr eder.” Bihar’ul-Envar, c. 2, s. 153
* * *
428-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ki kul güzel ahlakı ile gündüzleri oruç tutan ve geceleri ibadet eden kimsenin makamına erişir.” Bihar’ul-Envar, c. 71, s. 373
* * *
329-Emir’el-Müminin Ali (a.s) oğlu Hasan (a.s)’a şöyle buyurmuştur: Ey oğlum! Zenginlik akıldan daha üstün değildir, fakirlik cehalet gibi değildir. Hiçbir vahşet kendini beğenmekten daha şiddetli değildir. Hiçbir hayat güzel ahlaktan daha lezzetli değildir.” Bihar’ul-Envar, c. 78, s.111
* * *
430-İmam Hasan-i Mücteba (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şüphesiz ki güzelliklerin en güzeli, güzel ahlaktır.” el-Hisal, s. 29
* * * 431-Emir’el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Güzel ahlak şu üç şeydedir: Haramlardan sakınmak, helal rızık talep etmek ve ailesini darlığa sokmamak.” Bihar’ul-Envar, c. 71, s. 394
* * *
432-Ebu Hamza Somali, Ali b. Hüseyin (a.s)’ın şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: “Güzel söz malı çoğaltır, rızkı arttırır, ölümü erteler, insanı ailesi nezdinde sevimli kılar ve cennete koyar.” el-Hisal, s. 317
* * *
433-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Şu üç şeyden birini Allah nezdine götüren kimseye Allah da cenneti farz kılar: Darlıkta olduğu halde infak etmek, bütün insanlar için güler yüzlü davranmak ve nefsi hususunda insaflı olmak. (Yani kendi zararına da olsa hakkı söylemek.)” el-Kafi, c. 2, s. 103 * * *
434-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Ümmetimi en çok cennete koyan şey, Allah’tan sakınmak ve güzel ahlaktır.” el-Kafi, c. 2, s. 100
* * * Gazap ve Kötü Ahlakın Afetleri
435-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Sirke balı bozduğu gibi, gazab da imanı bozar.” el-Kafi, c. 2, s. 302 * * * 436-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Gazab her kötülüğün anahtarıdır.” el-Kafi, c. 2, s. 303 * * * 437-İmam Rıza (a.s) babalarından, onlar da Emir’el-Müminin (a.s)’dan şöyle nakletmektedirler: “Adamın biri Peygamber (s.a.v)’e şöyle dedi: Bana öyle bir amel öğret ki cennet ile aramızda hiçbir engel kalmasın.” Bunun üzerine Peygamber şöyle buyurdu: “Asla gazab etme, insanlardan bir şey isteme ve kendi nefsin için istediğini insanlar için de iste.” Bihar’ul-Envar, c. 75, s. 27
* * * 438-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Her kim gazabını kontrol ederse, Allah da onun ayıplarını örter.” el-Kafi, c. 2, s. 303
* * *
439-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Gazap hikmet sahibi insanın kalbini öldürür.” (ve şöyle buyurdu:) “Her kim gazabına sahip olmazsa, aklına da sahip olamaz.” el-Kafi, c. 2, s. 303
440-Emir’el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kendinize istiğfarın güzel kokusunu sürün ki günahların kötü kokusu sizi rezil etmesin.” Bihar’ul-Envar, c. 6, s. 22
* * *
441-Emir’el-Müminin İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Bütün nimetleri sebebiyle hamd Allah’a özgüdür, Allah’tan her hayırlı işi dilerim, her kötülükten Allah’a sığınırım ve her günahtan dolayı Allah’a istiğfarda bulunurum.” Bihar’ul-Envar, c. 94, s. 242
* * *
442-İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: Resulullah (s.a.v)’e, “kulların en hayırlısı kimdir?” diye sorulunca Resulullah (s.a.v) şöyle buyurdu: “Onlar iyilik edince sevinirler ve kötülük edince de istiğfarda bulunurlar, kendilerine ihsan edilince teşekkür ederler, belaya düşünce sabır ederler ve gazaplanınca da bağışlarlar.” el-Hisal, s. 317
* * *
443-İmam Sadık (a.s) şöyle buyurmuştur: “Kul Allah’a istiğfarda bulunmayı arttırınca amel defteri ışıldar/nur saçar bir halde göğe yükselir.” Mekarim’ul-Ahlak, s. 313
* * *
444-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Kul namazını cemaat ile kılar ve sonra da Allah’tan hacetini dilerse Allah hacetini gidermemekten haya eder.” Bihar’ul-Envar, c. 88, s. 4
* * *
445-İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: “Cemaat namazının yalnız kılınan namazdan üstünlüğü her rekata karşılık (sevabının) iki bin rekat oluşudur.” Bihar’ul-Envar, c. 4, s. 88, Vesail’uş-Şia, c. 8, s. 290
* * *
446-Resulullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “İnsanın cemaat ile kıldığı bir namazı, kırk yıl evinde kıldığı namazdan daha hayırlıdır.” Müstedrek’ül-Vesail, c. 6, s. 446
* * *
447-Nebi (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Cemaat namazına gelince… Şüphesiz ki ümmetimin yeryüzündeki safları meleklerin gökyüzündeki safları gibidir. Bir rekat cemaat namazı, her rekatı Allah nezdinde kırk yıl ibadetten daha sevimli olan yirmi dört rekata denktir. Allah kıyamet günü ilk ve son insanların hepsini hesap için topladığında Allah azze ve celle cemaat namazı için yürüyen her müminin kalbinden kıyamet gününün dehşet ve ızdırabını hafifletir. Sonra da ona cennete girmesini emreder.” Bihar’ul-Envar, c. 88, s. 6
* * *
448-(Gözleri görmeyen bir şahıs Resulullah (s.a.v)’in yanına gelerek şöyle dedi: “Ya Resulullah gözlerim görmüyor, ezan sesini duyunca elimden tutup beni cemaate getirecek ve seninle namaz kılmamı sağlayacak kimsem yok. Ne yapmalıyım?” Bunun üzerine Peygamber (s.a.v) şöyle buyurdu:) “Evinden camiye bir ip uzat ve o ipin yardımıyla cemaate katıl.” et-Tehzib, c. 3, s. 266
* * *
449-İmam Bakır (a.s) şöyle buyurmuştur: “Cemaat namazını; rağbeti olmadığından veya hiçbir özrü olmaksızın Müslümanların cemaatinden ayrı kalarak terk eden kimsenin namazı yoktur.”(Yani namazı kabul olmaz.) Bihar’ul-Envar, c. 44, s. 11
* * *
450-İmam Rıza (a.s) şöyle buyurmuştur: Şüphesiz ki (İslam’da) cemaat namazı; ihlas, tevhit, İslam ve Allah’a ibadet, tertemiz, aşikar ve görünür olsun diye karar kılınmıştır. Zira bunun açığa çıkarılmasında yeryüzünün doğu ve batısındaki insanlar üzerinde Allah’ın bir hücceti vardır. (Zira İslam’ın gerçekleri ortaya çıkar ve Allah’a tevhit üzere ibadet şirk ve küfür nur karşısındaki karanlıklar gibi dağılır ve ayakta tutunamaz.) İki yüzlü ve dini hükümleri hafife alan kimseler de Müslüman olduklarını izhar ettikleri için ister istemez cemaate katılacak, ister istemez iddiaları üzere hareket edeceklerdir. (Böylece toplumdaki insanların amelleri tek düze olacak ve hiç kimse bir hükmü çiğnemeyecektir.) Ayrıca insanların birbiri hakkındaki şahadetleri doğru ve mümkün olacaktır. (Zira Müslümanlık veya diğer hususlarda şahadette bulunmak tanımaya bağlıdır. İnsanları tanımanın en iyi yolu ise cemaat namazıdır.) Ayrıca cemaat namazları iyilik ve takva üzere yardımlaşmaya sebep olacak ve Allah azze ve celle’ye karşı yapılan bir çok günahları engelleyecektir.” Bihar’ul-Envar, c. 88, s. 12 * * *
451-İmam Bakır (a.s) duasında şöyle buyurmuştur: “Allah’ım, bizleri keramet (İslami azamet) sahibi bir devlette karar kılmanı dileriz. (Bu devlet şüphesiz ki Hz. Mehdi (a.s)’ın hak devletidir.) Bu kerim devlet sayesinde İslam ve ehline izzet bağışlar, nifak ve ehlini de rezil rüsva edersin. Bizleri o hak devlette sana itaate davet edenlerden ve hidayet yolunun öncülerinden karar kıl. Bu vesile ile (İslam ve Kur’an’ı uygulayan Hz. Mehdi’nin kerim devleti sayesinde) bizlere dünya ve ahiretin izzet ve kerametini nasip eyle.” Bihar’ul-Envar, c. 91, s. 6
* * *
Kaynaklar
1-Kur’an-ı Kerim 2-Nehc’ül-Belağa, Emir’el-Müminin İmam Ali (A)’ın Seyyid Razi (r.a) vasıtasıyla toplanan hutbe, mektup ve sözleri 3-Sahife-i Seccadiye, İmam Seccad (A)’ın sözleri 4-Kemal’ud-Din, Şeyh Seduk 5-Bihar’ul-Envar, Muhammed Bakır Meclisi 6-Vesail’uş-Şia, Şeyh Hurr’il Amuli 7-et-Tehzib, Şeyh Tusi 8-Men La Yehzuruh’ul-Fakih, Şeyh Seduk 9-Mekarim’ul-Ahlak 10-Kenz’ul-Ummal, Şeyh Tebersi 11-Gurer’ul-Hikem 12-Şerh-u Gurer’ul-Hikem 13-Tesnif-u Gurer’ul-Hikem 14-Müstedrek’ül-Vesail, Allame Nuri 15-el-Müheccet’ül-Beyza, Feyz-i Kaşani 16-el-Hisal, Şeyh Seduk 17-el-İsna E’şeriye, Şeyh Hurr-i Amuli 18-Leal’il-Ahbar, Muhammed Nebi Tuyserkani 19-Sefinet’ul-Bihar, Şeyh Kumi 20-Müstedrek-i Sefinet’ul-Bihar, Şeyh Ensari 21-Şerh-i Nehc’ül-Belağa, İbn-i Ebil Hadid 22-Teraif’ul-Hikem, Mirza Ahmed Aştiyani 23-Mecmua-i Verram, Emir Verram-i Maliki 24-İrşad’ul-Kulup, Şeyh Deylemi 25-el-İrşad, Şeyh Müfid 26-Meani’ul-Ahbar, Şeyh Seduk 27-Vekayi’ul-Eyyam, Şeyh Abbas-i Kumi 28-Misbah’ul-Müteheccid, Şeyh Tusi 29-Sefat’uş-Şia, Şeyh Seduk 30-el-Emali, Şeyh Seduk 31-Uyun-u Ahbar’ir-Rıza 32-Munteh’el-Amal, Şeyh Kumi 33-el-Hayat, Muhammed Rıza Hekimi 34-Tuhef’ul-Ukul, el-Behrani 35-el-İhticac, Şeyh Tebersi 36-Üsd’ül-Gabe, İbn-i Esir 37-Şehab-ul Ahbar, Kazi Kazayi 38-İkab’ul-A’mal, Şeyh Seduk 39-E’lam’ul-Vera, Şeyh Tebersi 40-el-İmam Mehdi İnde Ehl-i Sünne, Mehdi Fakih İmani 41-Yevm’ul-Helas, Kamil Süleyman 42-Sünen-i İbn-i Mace, İbn-i Mace Kazvini 43-Sünen-i Ebu Davud, Süleyman Secistani 44--el-Müssenef, Ebu Bekir Sen’ani
|