Kuran ve Sünnette yer alan delillerin yanı sıra Ehl-i Beyti tanımanın yollarından biri de tevhit, nübüvvet, fıkıh, tefsir ve ahlak gibi çeşitli konularda onlardan bize ulaşan sözlerdir. Burada bu sözlerden bir bölümünü oluşturan dua ve münacatlara işaret etmek istiyoruz. Sahife-i Seccadiye, Mefatih-ul Cenan, Misbah-ul Muteheccid, İkbal-ul Amal ve Sahife-i Mehdiyye gibi kitaplarda kayıtlı olan bu duâlar incelendiğinde Ehl-i Beyt İmamlarının bu duâlarda tevhid, ahlakî erdemler, toplumsal ilişkiler ve insanî tekamül gibi konuları işlediklerini ve bu konularda fevkalade yüce bir öğreti ortaya koyduklarını görürüz.
Öyle ki, bu yüce öğretilerin örneğini Kuran ve Peygamber sallâllâhu aleyhi ve alihin sözlerinden başka hiç bir yerde bulamayız.
Bu, Ehl-i Beyt aleyhumus-selâmın başkalarının asla kavuşamayacağı ilahî makamlara sahip olup Allah indinden verilen vehbi ilime sahip olduklarını ortaya koymaktadır.
Öte yandan Ehl-i Beyt İmamlarının bu duaları halka öğretmeleri onların insanları Allah yoluna hidayet etme ve terbiye etme vazifesini üstlendiklerini de gösterir. Çünkü bu dualar, hem öğreticidir hem de dolaylı pratik tavsiye ve telkinler içermesi, ruhta bıraktıkları köklü etki hasebiyle eğiticilik yönünden eşsiz bir önem ve özelliğe sahiptir.
Bizler bu duâları okumak ve yaşamakla Allaha yaklaşabilir, yüce irfanî bilgilere erişebilir ve ruhî erdemlerimizi artırarak derunî çelişki yok edebiliriz.
Elbette, bu dualardan her biri insanın bulunduğu marifet ve kemallerden belli birine hitap etmekte ve eğiticilik yönünden belirli bir gayeyi gütmekteler. Kelime ve cümlelerin dizilişi ve duânın bölümleri arasındaki sıra, duâ edenin düzenli bir fikrî ve ruhî akımdan geçerek ruhî ve manevi kemal ve marifete ulaşmasını sağlayacak şekildedir. Bu yüzden bu dualardan daha iyi yararlanmak için kendi ruhî ve ahlakî yapımıza uygun bir duayı okumamız daha faydalı olur. Gerçi bu duaların her biri insan için sayısız faydaları içermektedir.
Bu duâların her birinin hangi gayeyle inşa olunduğunu ve ne gibi yüce öğretilere sahip olduğunu açıklamak uzun bir incelemeye konu olabilecek müstakil bir mevzudur. Bizim buradaki hedefimiz Ehl-i Beytin fazilet ve öğretileriyle aşina olmak isteyenlerin İmam Zeynül-Abidin aleyhis-selâmın duâlarını içeren Sahife-i Seccadiye, Hz. Mehdi nin duâlarını içeren Sahife-i Mehdiyyeye ve çeşitli İmamların duâlarını içeren İkbal-ul Amal gibi kitaplara müracaat edebileceklerini dile getirmek ve bu dualardan bazı örnekler sunmaktır.
Burada yeri gelmişken Sorbon Üniversitesi Şia bilimcisi Prof. Henry Corbinin Merhum Allame Tabatabaî ile iki yıllık müzakerelerinden sonra Hz. Mehdi aleyhis-selâma inanmanın önemi ve Hz. Mehdi aleyhis-selâmın duâları hakkındaki söz ve duygularını Merhum Allame Tabatabaîden naklen zikretmek istiyoruz. Merhum Allame, Corbin hakkında şöyle diyor:
Corbin: Dünyada canlı ve dinamik bir mezhep varsa o da Şiiliktir. diyordu. Çünkü Şia, yaşayan bir İmamın var olduğuna ve bunun gerekliliğine inanıyor. Hz. Mehdi aleyhis-selâm inancı, Şiiliği sürekli canlı ve diri tutmaktadır. diyordu. Yahudilikte gayb alemiyle olan irtibat, Hz. Musanın ölümüyle kesildi; Hıristiyanlıkta Hz. İsanın ölümüyle bu bağ koptu; Müslümanların diğer fırkaları da Hz. Muhammed sallâllâhu aleyhi ve alihin vefatıyla aynı duruma düştüler. Ama Şia, gayb alemiyle irtibatta olan İmam ve Velinin sağ olması gerektiğine inanarak bu irtibatı sürekli korumuştur. Corbin, özellikle Hz. Mehdi aleyhis-selâm inancından çok etkilenmiş ve büyük bir ruhi inkılaba uğramıştır. Hz. Mehdi aleyhis-selâmdan nakledilen duaları içeren Sahife-i Mehdiyye ile İmam Zeynül Abidin aleyhis-selâmdan nakledilen duaları içeren Sahife-i Seccadiyeyi çok okur ve onlardaki duaların yüce içeriklerinin etkisinde kalarak ağlardı. [1]
Şimdi ise örnek olarak Hz. Mehdi aleyhis-selâmın özel naipleri aracılığıyla müminlere öğrettiği dualardan bazı örnekleri birlikte okuyalım.
(Ramazan Ayının Gecelerinde Okunur)
Allahım, hamd ile seni sena etmeye başlıyorum; sen, kendi lütfünle doğru olanı yapmaya muvaffak kılansın,. Senin, af ve rahmette rahmet edenlerin en merhametlisi, ceza ve intikamda cezalandıranların en şiddetlisi, ululukta güçlülerin en büyüğü olduğuna yakin ettim.
Allahım, sana dua etme ve senden bir şey dileme hususunda bana izin verdin; Öyleyse ey işiten, övgülerimi işit; ey Rahim, çağrıma icabet et; ey bağışlayan, sürçmelerimi bağışla.
Ey Rabbim, nice gamları giderdin, nice zorlukları yok ettin, nice sürçmeleri affettin, nice rahmetler yaydın ve nice bela halkasını kırdın.
Hamd Allaha ki, eş ve oğul edinmemiştir, saltanatta ortağı yoktur, kimseyi acze düştüğü için dost edinmemiştir ve o pek yücedir.
Bütün nimetleri için tüm övgülerle hamd olsun Allaha. Hamd O Allaha ki, saltanatında zıddı, işlerinde Ona karşı koyan yoktur.
Hamd yaratıklarında ortağı, azametinde bir benzeri olmayan Allaha olsun. Hamd, emri mahlukat arasında apaçık, övgüsü aşikar, keremiyle izzeti belli, eli bağışa açık, rahmet hazineleri eksilmez, çok bağışı (ondan bir şey eksiltmeyip) sadece cömertlik ve keremini artıran Allaha olsun. O çok izzetli ve çok bağışlayandır.
Allahım, ihtiyacım fazla olmasına rağmen çok kerem ve merhametinden azını istiyorum; oysa ki, benim bu az merhamete ihtiyacım çoktur ve sen ezelden beri ondan müstağnisin. O merhametinle ihtiyacım karşılaman benim yanımda büyüktür; oysa o sana çok kolaydır.
Allahım günahımı affetmen, hatamdan geçmen, yaptığım zulmü bağışlaman, kötü amelimi örtmen, bilerek veya bilmeyerek işlediğim çok suçlara karşı hilimli davranman, senden layık olmadığım şeyleri istemeğe beni meyillendirdi. Sen ki, rahmetinden dolayı beni rızıklandırdın, kudretini bana gösterdin, çağrıma icabet ettiğini bana bildirdin; bundan dolayı güvenle seni çağırıyorum, korkmadan ve çekinmeden samimiyet ve ünsiyetle senden istekte bulunuyorum, her zaman isteğimi sana açıyorum.
İstediğim şeyleri geciktirdiğin takdirde, cahillikle darılıyorum. Oysa işlerin sonunu bildiğinden dolayı onları geciktirmen, benim için şayet daha hayırlıdır. O halde hakir olan şu kula, senden daha sabırlı ve kerim bir mevla olmaz.
Ey Rabbim, sen beni çağırıyorsun ben ise senden yüz çeviriyorum, sen bana muhabbet ediyorsun ben ise sana buğz ve inat ediyorum, sen kendini bana sevdirmek istiyorsun ben ise kabul etmiyorum; sanki benim sana bir üstünlüğüm vardır; bu nankörlüğüm, lütuf ve kereminle olan rahmet ve ihsanını benden alıkoymuyor. Öyleyse cahil kuluna rahmet et, fazl ve ihsanınla bana bağışta bulun; şüphesiz sen çok bağışlayan ve kerimsin.
Hamd Allaha ki, evrenin sahibi, gemiyi yürüten, rüzgarları estiren, sabahı karanlıktan yarıp çıkaran, din gününün (kıyamet gününün) hakimi ve alemlerin Rabbidir.
Bilmesine rağmen yumuşaklığı; kudretiyle birlikte affı; gazabıyla birlikte büyük sabrı olan Allaha hamd olsun, oysaki o, istediği her şeye kadirdir.
Hamd, yaratan, rızkı veren, sabahı karanlıktan yarıp çıkaran, celal ve ikram, fazl ve nimet sahibi olan Allahadır; O, öylesine uzaktır ki, kimse onu görmez öylesine de yakındır ki, fısıltılara şahit olur; O, pek yüce ve uludur.
Hamd Allaha ki, Ona denk olan, karşı koyan, Ona benzeyen ve Ona yardım eden birisi yoktur, izzetiyle izzetlileri mağlup etmiştir, azametliler onun azameti karşısında boyun eğmiştir. O kudretiyle istediğine yetişmiştir.
Hamd Allaha ki, Onu çağırdığımda icabet eder; Ona isyan ettiğimde ayıplarımı örter, (verdiği nimetlere karşılık) Ona şükredemediğim halde bana büyük nimetler bağışlar. Bana nice değerli nimetler bağışlamıştır, nice korkunç belalardan beni korumuştur, nice sevindirici olaylarla beni karşılaştırmıştır. Ona hamd ediyor ve tesbih ederek Onu anıyorum.
Hamd Allaha ki, Onun perdesi yırtılmaz, (lütuf) kapısı kapanmaz, Ondan bir şey dileyen reddedilmez, Ona ümit eden ümitsiz bırakılmaz.
Hamd Allaha ki, korkanlara güven bağışlar, salihleri kurtarır, mustazafları yüceltir, müstekbirleri zelil kılar, padişahları helak eder ve diğerlerini onların yerine geçirir.
Hamd Allaha ki, zorbaların (belini) kırar, zalimleri yok eder, kaçanları yakalar, zalimleri cezalandırır, imdat dileyenlerin imdadına yetişir, muhtaçların mercisi ve müminlerin güvencesidir.
Hamd Allaha ki, Onun korkusundan gök ve sakinleri titrer, yer ve ehli korkar, deniz ve derinliklerinde yüzmekte olanlar çalkalanır.
Hamd Allaha ki, yaratır yaratılmamıştır; rızık verir rızıklanmamıştır; yedirir yedirilmemiştir; dirileri öldürür, ölüleri diriltir; kendisi her zaman diridir; hayır Onun elindedir; O her şeye kadirdir.
Allahım; kulun, resulün, eminin, yaratıklar arasından seçtiğin, dost ve habibin olan, sırrını koruyan ve risaletini ulaştıran Muhammede salat ve selam gönder (öyle bir salat ve selam ki kullarına, Peygamberlerine elçilerine, dergahına yakın olanlara, yaratıklarından sana keramet ehli olanlara gönderdiğin salat ve selamdan daha üstün, daha güzel, daha iyi, daha kamil, daha temiz, daha artan, daha güzel kokulu, daha parlak ve daha çok olsun).
Allahım, müminlerin emiri, alemlerin Rabbinin elçisinin varisi, kulun, velin ve resulünün kardeşi; yaratıklarına hüccetin, büyük nişanen ve (yaratılış aleminin) büyük haberi olan Aliye salat gönder. Dünya kadınlarının efendisi, sıddıka ve tahire olan Fatımaya salat gönder. Rahmet Peygamberinin iki torunu, iki hidayet İmamı ve cennet gençlerinin efendileri olan Hasan ve Hüseyine salat gönder.
Müslümanların İmamları; senin kullarına olan hüccetlerin, beldelerindeki eminlerin. Ali bin Hüseyin, Muhammed bin Ali, Cafer bin Muhammed, Musa bin Cafer, Ali bin Musa, Muhammed bin Ali, Ali bin Muhammed, Hasan bin Ali ve onun halefi olan hidayet bulmuş hidayetçi İmama (Mehdiye) çok ve sürekli salat gönder.
Allahım, arzu edilen Kaim ve beklenilen adalet veliyy-i emrine salat gönder; onu dergahına yakın olan meleklerle kuşat, Ruh-ul Kudüsle teyit et; ey alemlerin Rabbi olan Allah!
Allahım, onu kitabına davetçi, dinini ayakta tutan, ondan öncekileri halife kıldığın gibi onu yeryüzünde halifen kıl; onun için razı olduğun dinini (korumayı) ona mümkün kıl, korkusunu güvene dönüştür; tâ ki sana ibadet etsin, bir şeyi sana şirk koşmasın.
Allahım, onu aziz kıl; onunla bizi izzetlendir; ona yardım et ve onun vesilesiyle bize yardımda bulun; ona izzetli bir zafer bağışla ve kolay bir genişlik ona aç; kendi katından ona bir güç ve kudret ver.
Allahım, onun vesilesiyle dinini ve Peygamberinin sünnetini aşikar et; öyle ki hak ve hakikatten hiçbir şey, yaratıkların korkusundan dolayı insanlara gizli kalmasın.
Allahım, biz senden İslam ve ehline izzet bağışlayacağın; nifak ve ehlini zelil edeceğin onurlu bir devletin tahakkuk bulmasını istiyoruz öyle bir devlet ki, bizi o devlette, itaatine davet edenlerden ve hidayet yolunun öncülerinden kılasın, onun vesilesiyle dünya ve ahiret kerametini bize ihsan edesin. Allahım, haktan bize tanıttığın şeyi taşımaya muvaffak et; eksiğimiz olan (tanımadığımız) şeye de bize ulaştır (bizi ondan haberdar kıl).
Allahım, onun vesilesiyle dağınıklığımızı topla, ayrılığımızı birleştir, açığımızı kapat, azlığımızı çoğalt, zilletimizi izzete dönüştür, ailemizi müstağni kıl, borcumuzu eda et, fakirlik ve ihtiyacımızı gider, zorluğumuzu kolaylaştır, yüzlerimizi ak et, esirlerimizi esaret zincirinden kurtar, isteklerimizi karşıla, (zuhuru için) bize verdiğin sözü yerine getir, dualarımızı kabul eyle, istediğimiz şeyleri ver, bizi dünya ve ahiret arzularımıza ulaştır ve isteğimizden daha fazla bize bağışta bulun.
Ey istenilen ve bağışta bulunanların en hayırlısı! Onun vesilesiyle göğüslerimize şifa ver, kalplerimizin öfkesini gider, bütün ihtilaflara rağmen bizi hakka hidayet et; şüphesiz sen istediğini doğru yola hidayet edersin, yine onun vesilesiyle düşmanına ve düşmanımıza karşı bize yardımda bulun; ey hak olan Allah! İlahi amin.
Allahım, Peygamberimizin -Senin salatın ona ve Ehl-i Beytine olsun- yanımızda olmamasından, İmamımızın gaybetinden, düşmanımızın çok ve sayımızın azlığından, fitnelerin bize şiddetinden ve zamanın şarlarının bizi güçsüz düşürmesinden sana şikayet ediyoruz.
Muhammed ve Ehl-i Beytine salat gönder; katından olan acil bir zaferle, zorlukları gidermenle, güçlü bir yardımınla, aşikar kıldığın hak bir saltanatla, bizleri kapsayan geniş bir rahmetinle, bizleri örten bir afiyetle bize yardımda bulun; kendi rahmetin hürmetine ey rahmet edenlerin en merhametlisi!
Merhum Şeyh Saduk, Hz. Mehdi aleyhis-selâmın Gaybet-i Suğra dönemindeki özel naiplerin yoluyla şu duayı İmam Mehdiden nakletmektedir:
Allahım, kendini bana tanıt, eğer kendini bana tanıtmazsan resulünü tanıyamam; Allahım resulünü bana tanıt, eğer resulünü bana tanıtmazsan hüccetini tanıyamam; Allahım hüccetini bana tanıt, eğer hüccetini tanıtmazsan dinimden saparım; Allahım cahiliye ölümüyle beni öldürme; ve hidayet ettikten sonra kalbimi saptırma.
Allahım, senin hidayetin sayesinde Peygamberden sonra itaatini bana farz kıldığın kimselerin velayetini kabul ettim. Böylece emir sahibi olan Emir-ul Müminin Alinin, Hasan ve Hüseyinin, Ali ve Muhammedin, Cafer ve Musanın Ali ve Muhammedin, Ali ve Hasanın ve Hüccetul Kaimil Mehdinin -senin selamın onların hepsine olsun- velayetlerine boyun eğdim ve onlara uydum.
Allahım, öyleyse beni dininde sabit kıl, itaatinde gayretlendir, kalbimi Veliyy-i emrine -İmam Mehdiye- karşı yumuşak kıl, yaratıklarını sınadığın şeylerde beni koru, halktan gizlediğin ve senin izninle onlardan gayıb olan ve (zuhur etmek için) emrini bekleyen Veliyy-i emrine itaatte beni sabit kıl. Allahım, Velinin işini aşikâr etmek ve gaybet perdesinden çıkarak kıyam etmesi için izin vereceğin uygun zamanı sen bilirsin; öyleyse bu gaybete karşı beni sabırlı kıl ki, ertelediğin şeyin çabuk olmasını, çabuklaştırdığın şeyin ertelenmesini, örttüğün şeyin perdesini açmayı ve sakladığın şeyi araştırmayı istemeyeyim, tedbir ve kararın hususunda seninle münazaa etmeyeyim, Niçin, nasıl ve neden dolayı Veliyy-i emrin zuhur etmiyor, oysa ki yeryüzü zulümle dolmuştur? demeyeyim ve bütün işlerimi sana bırakayım.
Allahım, ben velliyy-i emrini aşikar olup emrini uyguladığı halde bana göstermeni istiyorum. Şunu da biliyorum ki, güç, kudret, burhan, hüccet (delil), meşiyet ve irade senin elindedir. Öyleyse Veliyy-i emrini, açıkça konuşabildiği, nişanelerinin belirginleştiği, sapıklığı yok edip hidayete sevk ettiği ve cehaletten kurtardığı halde onu görebilmeyi bana ve bütün müminlere nasip eyle.
Ey Rabbim, onun açıkça görülmesini müyesser eyle; onu görmekle, gözlerimizi aydınlat, bizi onun hizmetinde bulundur; onun yolu üzere öldür, onun grubunda haşır et.
Allahım onu, bütün yaratıklarının şerrinden koru; onu kendi korumanla, önünden, arkasından, sağından, solundan, yukarısından ve aşağısından koru; öyle koru ki, artık öyle koruduğun kimse yok olmaz; bu yolla da Resulünü ve resulünün vasisinin yolunu sağlamlaştır.
Allahım, onun ömrünü uzat, ömür süresini artır, veli ve önder kıldığın şeyde ona yardımda bulun, ona ikramını çoğalt. Çünkü o doğru yol bulmuş hidayetçi, hidayet olmuş kıyam edici, pâk, muttaki, tertemiz, (Rabbinin verdiğine) razı ve hoşnut, sabreden, çaba gösteren ve çok şükredendir.
Allahım, gaybet zamanının uzaması ve haberinin bizden kesilmesinden dolayı yakini bizden alma; onu anmayı, onu beklemeyi, ona iman etmeyi, zuhur edeceğine yakini olmayı, ona dua etmeyi, ona salat göndermeyi bize unutturma; gaybetinin uzamasıyla, zuhur ve kıyamından bizi umutsuz etme; onun hakkındaki yakinimizi, Resulünün kıyamına ve indirdiğin ayetlere olan inancımız gibi sağlam kıl. Kalplerimizi ona iman etmede güçlü kıl; bizi onun eliyle hidayet et, büyük ve doğru yola götür. Bizi ona itaat etmekte güçlü ve ona uymakta sebatlı kıl. Yine bizi onun hizbinde, ona yardım edenler ve onun işine razı olanlar arasında kıl.
Bu inancı hayatta ve ölüm anında bizden alma; bu inançta şüphe etmediğimiz, ahdi bozmadığımız, şüpheye kapılmadığımız ve onu yalanlamadığımız halde canımızı al.
Allahım, onun zuhurunu yakınlaştır, yardımınla onu teyit et; ona yardım edenlere yardımda bulun, yardım etmeyerek onu yalnız bırakanları yalnız bırak; onunla düşmanlık yapan ve onu yalanlayanlara gazap et; onunla hakkı aşikar kıl; onunla zulmü yok et; onun vesilesiyle mümin kullarını zilletten kurtar; beldeleri ihya et, azgınları öldür, dalalet başlarını ez, zalim ve kafirleri zelil et, münafıkları, ahdi bozanları ve yeryüzünün doğusunda ve batısında, denizinde ve karasında, dağında ve ovasında olan bütün mülhitleri (kafirleri) yok et; öyle ki, onlardan hiç kimse ve hiç bir eser baki kalmasın. Beldelerini onlardan temizle ve kullarının gönüllerine, onların yok olmasıyla şifa ver.
Onun vesileyle dininden mahvolanı yenile, hükmünden ve dininden değişeni ıslah et; öyle ki, onun vesilesi ve onun eliyle dinin yepyeni olsun; onda hiç bir eğrilik ve bidat kalmasın; öyle ki, onun uyguladığı adalet ile kafirlerin ateşlerini söndüresin. Şüphesiz o, kendin için halis kıldığın (seçtiğin), dininin yardımı için razı olduğun, ilminle seçtiğin, günahlardan koruduğun, eksikliklerden münezzeh ettiğin, gizlilere vakıf kıldığın, kendisine nimet verdiğin ve pisliklerden arıttığın kulundur.
Allahım, öyleyse ona, onun tertemiz olan babalarına ve seçkin Şiilerine salat gönder, onları en üstün arzularına ulaştır ve bizden olan bu duayı, her çeşit şüphe, riya ve şöhretten halis kıl; öyle ki, bu duâ vasıtasıyla senden başkasını kastetmeyelim ve senin rızandan başkasını istemeyelim.
Ey Allah; Peygamberimizi yitirmiş olmamızı, velimizin (önderimizin) gaybetini, zamanın bize olan zorluğunu, fitnelerin üzerimize çökmesini, düşmanların bize karşı birbirlerine destek olmalarını, onların çok bizim ise sayımızın az olmasını sana şikayet ediyoruz. Allahım, öyleyse bu zorlukları, acil bir zafer, senden taraf güçlü bir yardım ve adaletçi bir İmamın zuhuruyla gider; ey alemlerin Rabbi olan hakk olan ilah!
Allahım, adaletini kullarının arasında aşikar etmek ve beldelerindeki düşmanlarını öldürmek için kendi Veline izin vermeni istiyoruz; böylece, zulüm için, kırmadığın hiçbir temel, yok etmediğin hiçbir yapı, zayıflatmadığın hiçbir güç, yıkmadığın hiçbir direk (destek), köreltmediğin hiçbir kılıç ve silah, devirmediğin hiçbir bayrak, öldürmediğin hiç bir kahraman, hor ve hakir etmediğin hiçbir ordu bırakmayasın.
Ey Rabbim, onları parçalayıcı taşınla taşla, keskin kılıcınla onları vur, suçlulardan geri dönmeyecek gazabınla onları cezalandır, kendi düşmanlarını, dinin düşmanlarını ve Resulünün düşmanlarını, velinin ve mümin kullarının eliyle cezalandır.
Ey Allah; velini, yeryüzündeki hüccetini, düşmanlarının korkusundan amanda kıl; ona mani olana mani ol; ona hile yapanı tuzağına düşür; ona kötü kasıtta bulunanı bedbahtlığa duçar et; ona ulaşmalarını önle; onun vesilesiyle düşmanların kalplerini korkut, ayaklarını sars, açıkça ve aniden onları azabına duçar et. Azabını onlara şiddetlendir, kullarının arasında onları zillete düşür, beldelerinde onlara lanet et, cehennemin en aşağı tabakasında onlara yer ver, en şiddetli azabını onlara indir, onları ateşe at, ölülerinin kabirlerini ateşle doldur, onları yakıcı ateşine vasıl et; çünkü onlar namazı zayi ettiler, heva ve heveslerine uydular, seçkin kullarını hor ve hakir ettiler.
Allahım, Velin vesilesiyle Kuranı ihya et, karanlığı olmayan ebedi nurunu bize göster, onun vesilesiyle ölü kalpleri dirilt, yanan göğüslere şifa ver, dağınık fikirleri hak üzere topla, tatil olan hadleri (şeri cezaları) ve terk edilmiş hükümleri ikame et; böylece, zahir olmamış hiç bir hak ve parlamamış hiç bir adalet baki kalmasın.
Allahım bizi, onun yâranlarından, onun hükümetini takviye eden, onun emrini yerine getiren, onun işine razı olan, onun verdiği hükümlere teslim olan ve yaratıklarından (korkarak) takiyyeye ihtiyaç duymayanlardan kıl.
Ey Rabbim, kötülükleri gideren, çağırdığında çaresiz kalana icabet eden, büyük sıkıntılardan kurtaran sensin. Öyleyse her çeşit zararı velinden uzaklaştır, vaat ettiğin gibi onu yeryüzünde halifen kıl.
Allahım, bizi, Al-i Muhammedin düşmanlarından kılma, Al-i Muhammede kin besleyenlerden de kılma; ben bundan sana sığınıyorum; öyleyse beni koru; ben sana sığınıyorum, öyleyse banı koru.
Ey Rabbim; Muhammed ve Al-i Muhammede salat gönder; beni onların makamı hürmetine dünya ve ahirette kendi katında kurtuluşa eren ve mukarreblerden (yakınlaştırılanlardan) kıl.
Allahım; bela (ve imtihan) büyümüş, İmamımızın gizliliği aşikâr olmuş, umutlar kesilmiş, perdeler kalkmış, yeryüzü daralmış göğün rahmeti önlenmiş; ey Rabbim, yardım dilenilecek, kendisine şikayet götürülecek, zorlukta ve kolaylıkta dayanılacak olan sensin.
Allahım! Muhammed ve Al-i Muhammede rahmet eyle, onlara itaat etmeyi bizlere farz kıldın, bu vesileyle onların makamlarını bize tanıttın; öyleyse onların hakkı hürmetine göz yumup açma veya daha kısa bir zamanda gam ve üzüntüyü bizden gider.
Ey Muhammed, Ey Ali, sorunumun çözümü için bana yetin çünkü siz yeterlisiniz; bana yardım edin çünkü siz yardım edensiniz.
Ey Mevlam, ey zamanın sahibi olan İmam, benim feryadıma yetiş, benim feryadıma yetiş, benim feryadıma yetiş.
Allahım, bize, sana itaat etmek muvaffakiyetini, isyandan uzaklaşmayı, niyetin doğruluğunu ve saygısı korunması gereken kimseleri tanımayı ihsan et; bize hidayete erişmek ve onda sabit kalmakla ikramda bulun; dillerimizi doğruluk ve hikmetle güçlendir; kalplerimizi ilim ve mârifetle doldur; karınlarımızı haramdan ve şüpheli şeylerden arıt; ellerimizi zulüm ve tecavüzden alıkoy; gözlerimizi kötülüklerden ve hıyanetten koru; kulaklarımızı boş söz ve gıybete kapat.
Alimlerimize, dünyaya düşkün olmamayı ve hayırseverliği; öğrencilere ciddi çalışmayı ve rağbeti; dinleyenlere uymayı ve öğüt almayı ihsan et.
Müslümanların hastalarına şifa ve rahatlık, ölülerine şefkat ve rahmet, yaşlılarımıza vakar ve ağır başlılık, gençlerimize hakka dönüş ve tövbe, kadınlarımıza haya ve iffet, zenginlerimize alçak gönüllülük ve cömertlik, fakirlerimize sabır ve kanaat lütfet.
Gazilere galibiyet, tutsaklara kurtuluş, emir sahiplerine adalet ve şefkat, emir altındakilere (halka) insaf ve güzel huy nasip et.
Hacıların, ziyaretçilerin, yol azıkları ve nafakalarını bereketli kıl; onlara farz kıldığın hac ve umreyi eda etmelerini müyesser eyle; ey merhametlilerin en merhametlisi, fazlın ve rahmetinle dualarımızı kabul buyur.
Hz. Mehdi nin 3. naibi olan Ebul Kasım Hüseyn bin Ruh İmam Mehdinin şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: Recep ayının 27sinde on iki rekat namaz kıl, her iki rekattan sonra şöyle de:
Hamd Allaha ki, oğul edinmemiştir, mülkünde ortağı yoktur ve acizlik yüzünden kendine dost da edinmemiştir. Pek büyük bil Onu ve büyüklüğünü de bildir. (İsra/111)
Ey ömür boyunca azığım, ey zorlukta sahibim, ey velinimetim, ey istek anında imdatçım, ey ihtiyaç zamanı çarem, ey gıyabımda koruyucum, ey yalnızlıkta bana yeterli olanım, ey tehlike anında munisim! Sen ayıbımı örtensin; öyleyse sana hamd olsun. Sen, sürçmemden vazgeçensin; öyleyse övgü sana mahsustur. Sen, yıkıldığımda üzüntümü giderensin; öyleyse hamd sana layıktır.
Muhammed ve Al-i Muhammede salat gönder; ayıbımı ört, korkuma güven bağışla, yanılmamı affet, günahlarımı bağışla, kötülüklerimden geç ve beni cennet ehlinin arasına al; cennet ehline verdiğin doğru vaat üzere.
Namaz ve duadan sonra, Hamd, İhlas, Kafirun, Nas, Felak, Kadir sureleri ve Ayet-el Kürsiyi yedi defa oku, sonra yedi defa da şöyle de: Allah, Allah benim rabbimdir, Ona bir şeyi ortak koşmuyorum. Sonra istediğin şeyi iste.
Selam olsun Al-i Yasine (Hz. Muhammedin Ehl-i Beytine); selam olsun sana ey Allahın davetçisi ve ayetlerinin mazharı (Hz. Mehdi); selam olsun sana ey Allahın rahmet kapısı ve Onun dininin koruyucusu; selam olsun sana ey Allahın halifesi ve hakkın yardımcısı; selam olsun sana ey Allahın hücceti ve iradesinin (rızasının) kılavuzu.
Selam olsun sana ey Allahın kitabını okuyan ve onu açıklayan; selam olsun sana gece ve gündüz saatlerinde; selam olsun sana ey Allahın yeryüzündeki son hücceti; selam olsun sana ey Allahın ruhlar aleminde kullardan aldığı ve sağlamlaştırdığı ahdi; selam olsun sana ey Allahın kefil olduğu vaadi. Selam olsun sana ey dikilmiş bayrak, bağışlanmış ilim, halkın sığınağı, Allahın geniş rahmeti ve kesin olan vaadi.
Selam olsun sana kalktığında ve oturduğunda, selam olsun sana (Kuran) okuyup açıkladığında, namaz kılıp ve kunut tuttuğunda, rüku ve secde ettiğinde; selam olsun sana la ilahe illallah ve Allah-u Ekber dediğinde, selam olsun sana, hamd ettiğinde ve mağfiret dilediğinde; selam olsun sana sabahladığında ve akşamladığında; selam olsun sana gecenin karanlığında ve gündüzün aydınlığında.
Selam olsun sana ey güven kaynağı İmam; selam olsun sana her halinde ey ümit kaynağı olan öncü.
Ey velim. Sen şahit ol ki, şüphesiz ben Allahtan başka bir ilahın olmadığına, Onun tek olup ortağı bulunmadığına, Muhammedin Onun kulu ve elçisi olduğuna, ondan ve Ehl-i Beytinden başka bir habibim olmadığına tanıklık ediyorum.
Sen ey velim! Sen şahit ol ki, Emir-ul Müminin Ali, Hasan, Hüseyin, Ali b. Hüseyin, Muhammed b. Ali, Cafer b. Muhammed, Musa b. Cafer, Ali b. Musa, Muhammed b. Ali, Ali b. Muhammed, Hasan b.
Ali Allahın hüccetleridir; (ben buna şahadet ediyorum) senin de Allahın hücceti olduğuna şahadet ediyorum.
Yine şahadet ediyorum ki, ölüm haktır, nekir ve münker haktır, (öldükten sonra) haşir olmak haktır, sırat haktır, mizan (terazi) haktır, dirilmek haktır, hesap haktır, cennet ve cehennem haktır, cennetle müjdelenmek ve cehennemle korkutulmak haktır.
Ey velim! Sizinle muhalefet eden bedbaht olmuştur, size itaat eden mutluluğa ermiştir. Öyleyse seni şahit kıldığım şeyde tanıklık et. Ben senin dostunum, düşmanından uzağım. Sizin razı olduğunuz şey haktır, sevmediğiniz şey batıldır, emrettiğiniz şey maruftur (iyi ameldir) ve sakındırdığınız şey ise münkerdir.
Ey velim! Ben ortağı olmayıp tek olan Allaha, Onun elçisine (Peygambere), Emir-ul Müminine ve sizin hepinize evvelinizden sonuncunuza dek iman etmişim, yardımım sizin için hazırdır, dostluğum size halistir. Amin; ya Rabbel alemin. (Ya Rab! Bu dualarımı kabul buyur).
Bu Ziyaretten Sonra Okunan Dua
Allahım, rahmetinin Peygamberi ve nurunun kelimesi olan Muhammede rahmet et. Kalbimi yakin, göğsümü iman, fikrimi sebat, azmimi ilim, kuvvetimi amel, dilimi doğruluk, dinimi katından olan basiret, gözümü ışık, kulağımı hikmet, dostluğumu Muhammed ve Âl-i Muhammede dostluk ve velayet nuruyla doldur; ki sana kavuşarak ahd ve misakına vefa etmiş olayım da rahmetin beni sarmış olsun; Ey Mevla! Ey övülmüş!
Allahım! Yeryüzündeki hüccetin, beldelerinde halifen, halkı senin yoluna çağıran, adaleti uygulamaya davet eden, halkı emrine sevk eden, müminlerin velisi olan, kafirleri yok eden, karanlıkları aydınlatan, hakkı aşikar kılan, hikmet ve doğruyla konuşan, yeryüzündeki kelimen olan, korkarak emrini bekleyen, şefkatli veli, kurtuluş gemisi, hidayet nişanesi, ve halkın gözünün nuru olan ve (İmamet) ridasını giyen, üzüntüleri gideren, dünyayı zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi onu adaletle dolduracak olan Muhammed b. Hasana (Hz. Mehdiye) özel rahmetinle rahmet eyle. Şüphesiz sen her şeye kadirsin.
Allahım, evliyanın soyundan olan Veline salat gönder; o evliya ki, onların itaatini farz ettin, onların hakkını gerekli kıldın, pisliği onlardan giderdin ve onları arındırdın. Allahım, ona yardımda bulun, onunla dinine yardım et, yine onunla dostlarına, Şiilerine ve yardımcılarına yardım et; bizi de onun yardımcılarından kıl.
Allahım, onu, her azgının şerrinden ve bütün yaratıklarının şerrinden koru. Onu önünden, arkasından, sağından, solundan koru. Onu gözet, kötü bir şeyin ona ulaşmasına engel ol, onun vasıtasıyla Peygamberini ve Peygamberinin Ehl-i Beytini (onların ortaya koyduğu mektebi) koru, onunla adaletini aşikâr kıl, onu yardımınla destekle; ona yardım edene yardımda bulun, yardımlarını ondan kesenleri yardımcısız bırak; onunla küfrün ele başlarını yok et; onun vasıtasıyla, yeryüzünün doğusunda ve batısında, karasında ve denizindeki kafir ve münafıkları ortadan kaldır, onun vesilesiyle yeryüzünü adaletle doldur ve Peygamberin olan Muhammedin dinini aşikar et.
Allahım! Beni, onun yardımcı, Şia ve takipçilerinden kıl; Al-i Muhammedin arzu ettikleri ve düşmanlarının korktukları şeyi (İmamımızın zuhuruyla) bana göster; ey celal ve kerem sahibi ve rahmet edenlerin en merhametlisi olan Allah, duamı kabul buyur.
Rahman ve Rahim Allahın adıyla. Ey kulların sahibi, ey küfür gruplarını yenilgiye uğratan, ey kapıları açan, ey sebepleri var eden! La ilahe illallah, Muhammedun Resulullah hürmetine bizim elde etmeye kadir olmadığımız bir sebep var et. Allahın salat ve selamı Muhammed ve Onun soyuna olsun.
[1] - bkz. Müzakereti Allame Tabatabai ba Prof. Corbon. Bu eserin Türkçe tercümesi Söyleşiler adı altında İnsan Yayınları tarafından yayınlanmıştır.
[2] - Hz. Peygamber sallâ'llâhu aleyhi ve alih in peygamber olarak Allah Teala tarafından görevlendirildiği gün.