Dr.
Şehid Behişti ve 72 Yaranı'nın Şehid
düştüğü
7 Tir
Faciası
Bugün
Amerika ve yandaşları tarafından sürekli olarak teröristlikle
suçlanan İran İslam
Cumhuriyeti aslında kurulduğu tarihten (11 şubat 1979) şimdiye
kadar dünyanın en fazla terör kurbanı ülkelerden biridir. İşin
garip yanı ise bugün terörle mücadele ve demokrasi
havariliğine soyunan Amerika ve yandaşlarının bizzat
kendisinin İslam İnkılabı ve İran İslam Cumhuriyeti
tecrübesini akamete uğratmak için kendi kiralık katilleri ve
İslam İnkılabı karşıtı münafık güruhunu İran İslam Cumhuriyeti
yetkililerine karşı terör ve sabotaj eylemlerinde kullanması
ve bugün bile onları kendi yanına alarak ileriye yönelik terör
planları içinde olmasıdır. Amerika tarafından Terör odağı
olmakla suçlanan İran İslam Cumhuriyeti bugüne kadar
Amerikanın desteklediği terör gruplarının insanlık dışı
girişimleri sonucu kendi cumhurbaşkanını, başbakanının,
milletvekillerini, bakanlarını, nice büyük dini alimlerini,
toplum içinde Müslüman şahsiyetlerini bu uğurda teröre kurban
vermiş ve ne yazık ki bu terör girişimlerinin kınanması
konusunda dünyadan hiçbir ses çıkmamış ve hatta ölüm
sessizliğine gömülünmüş tür.
İran
İslam Cumhuriyeti daha
yeni kurulmasına ve kendi siyasetlerini daha yeni yeni toplum
içinde uygulamasına rağmen müstekbirlerin hışmına uğramış ve
bu yolda Ayetullah Mutahhari'lerini, Ayetullah Medenilerini,
Ayetullah Destgayb'larını, Ayetullah Mufattihlerini, Ayetullah
Behiştilerini, Recai ve Bahünerlerini aynı müstekbirler
tarafından organize edilen terör eylemlerine kurban
vermiştir.
İran
takvimi ile 7 Tir Faciası olarak bilinen 28 Haziran 1981
Faciası İran tarihine geçen en kanlı terör girişimlerinden
birinin vuku bulduğu tarihtir. Bu faciada İslam İnkılabının
önemli teorisyenleri ve İran İslam Cumhuriyetinin önde gelen
devlet adamlarından Dr. Behişti ve 72 çalışma arkadaşı
Cumhuri-i İslam Partisi merkez binasına yerleştirilen bombanın
patlaması sonucu feci şekilde hayatlarını
kaybettiler.
O tarihten
tam bir gün önce yani 27 Haziran 1981 tarihinde Ayetullah
Seyyid Ali Hamanei'ye yönelik bombalı sabotaj eyleminin
düzenlenmesinden tam bir gün sonra 28 Haziran Perşembe günü
saat 20.30 dakikada Tahranda Hizb-i Cumhuri-i İslami merkez
binasında Şehid Dr. Behişti'nin başkanlığında ve İslami Şura meclisi
üyeleri, bakanlardan bir çoğu, önemli yetkililer ve partinin
üst düzey sorumlularının katılımıyla bir toplantı düzenlendi.
Toplantının konusu mevcut enflasyondu ama toplantıya
katılanlardan bazıları cumhurbaşkanlığı seçimleri meselesinin
de ele alınmasında ısrar ediyorlardı. Toplantının açılış
konuşmasını yapan Şehid Behişti sözlerini şu cümlelerle
başlattı: "
Sömürgeci ve sultacı devletlerin kendi piyonlarını
bizlere musallat etmesine ve bizlerin kaderimizle oynamasına
ikinci bir kez izin vermemeliyiz
" Ve bu kelimeler o şehidin
ağzından çıkan son kelimeler oldu
Korkunç bir patlama ve
ardından hüzün dolu bir sessizlik
Birkaç saniyelik bir zaman
diliminde koskoca parti binası yerle bir olmuş ve enkaza
çevrilmişti. Tahranda Hizb-i Cumhuri-i İslami merkez binasının
bu korkunç patlama sonucu enkaza dönüşmesi faciasında Şehid
Dr. Behişti ve ülkenin önde gelen yetkililerinden 72 kişi
Şehid düştü. Bu cinayet ve terör olayı aslında Amerika
ve onun yardakçıları ve münafıklar güruhunun Beni Sadr'ın
cumhurbaşkanlığı koltuğundan azledilişine bir tepki olarak
kabul edilmektedir. Müstekbirler ve münafıklar güruhu bu facia
ardından İran İslam Cumhuriyetinin dağılacağını ve ülkenin
siyasi düzeninin tekrar eski haline geleceğini
zannediyorlardı. Fakat tarihin de gösterdiği gibi İran İslam
Cumhuriyeti bu olay ardından sarsılmadığı gibi hatta temelleri
daha da güçlendi ve halk İslam nizamına olan desteğini daha da
artırdı. Bu facia ardından bir konuşma yapan İslam İnkılabı
rehberi ve İran İslam Cumhuriyeti kurucusu rahmetli İmam
Humeyni; "İran halkı bu faciada Kerbela şehitlerinin sayısınca
72 kişi azizini kaybetti. Behişti İslam düşmanlarının gözünde
dikendi
" diye buyurdular.
Hizb-i
Cumhuri-i İslami bürosu infilakında Şehid düşenlerin
isimleri:
1-
Ayetullah Dr.
Seyyid Muhammed Behişti Ülke Yargı Erki başkanı
2-
Rahman Estaki
Şehrkord milletvekili
3-
Dr. Seyyid Muhammed
Bagır Levasani Tahran Milletvekili
4-
Dr. Seyyid Rıza
Paknejad Yezd Milletvekili
5-
Ali Rıza Çerağzade
Dezfuli Ramhormoz Milletvekili
6-
Huccet'ul İslam
Gulam Hüseyin Hakkani Bender Abbas Milletvekili
7-
Huccet'ul İslam
Muhammed Ali Haydari Nihavent Milletvekili
8-
Huccet'ul İslam
Seyyid Muhammed taki Hüseyni Tabatabai Zabol
Milletvekili
9-
Abbas Haydari
Buşehr Milletvekili
10-
Dr. Seyyid
Şemsettin Hübeyni Naini Nain Milletvekili
11-
Seyyid Muhammed
Kâzım Dainş Şuş ve Endimişk Milletvekili
12-
Ali Ekber Dehgan
Türbet Cam Milletvekili
13-
Dr. Abdul Hamid
Diyaleme Buşehr Milletvekili
14-
Huccet'ul İslam Dr.
GulamRıza Deniş Aştiyani Tefriş ve Aştiyan
Milletvekili
15-
Huccet'ul İslam
Seyyid Fahrettin Rehimi Lorestan Malavi
Milletvekili
16-
Seyyid Muhammed
Cevad Şerafet Şuşter Milletvekili
17-
Mir Behzad
Şehriyari Rudbaran Milletvekili
18-
Huccet'ul İslam
Hüseyin Sadıkı Durud ve Ozna Milletvekili
19-
Dr. Kasım
Sadıkı
20-
Huccet'ul İslam
Seyyid Nurullah Tabatabai Nejad Erdestan
Milletvekili
21-
Huccet'ul İslam
Hasan Tayyibi Esferayn Milletvekili
22-
Seyfullah Abdul
Kerimi Lengerud Milletvekili
23-
Huccet'ul İslam
Abdul Vahhab Kasımı Sari Milletvekili
24-
Huccet'ul İslam
İmadiddin Kerimi Nevşehr Milletvekili
25-
Huccet'ul İslam
Muhammed Munteziri Necefabad Milletvekili
26-
Abbas Ali Natık
Nuri Nur Milletvekili
27-
Mehdi Nesiri Lari
Larestan Milletvekili
28-
Huccet'ul İslam
Haşimi Sencani Arak Milletvekili
29-
Dr. Hasan Abbaspur
Enerji bakanı
30-
Dr. Muhammed Ali
Fayyazbahş Sağlık işlerinden sorumlu Devlet
bakanı
31-
Dr. Mahmud Gandi
PTT bakanı
32-
Musa Kelanteri
Yol ve Ulaştırma bakanı
33-
Dr. Cevad
Asadullahzade Ticaret bakanlığı dış ticaret
yardımcısı
34-
Abbas İrşad
Sağlık teşkilatı öğretim işlerinden sorumlu
yardımcısı
35-
Mehdi Eminzade
Sağlık teşkilatı başkan yardımcısı
36-
Muhammed Sadık
İslami Ticaret bakanı yardımcısı
37-
Mühendis Mahmud
Tavizi Zevvare Ulaştırma bakanı yardımcısı
38-
Dr. Haşim Caferi
Mabberi Sağlık bakanı yardımcısı
39-
İrec Şehvari
Eğitim ve Öğretim bakanı yardımcısı
40-
Abbas Şahovi
Ticaret bakanı yardımcısı
41-
Dr. Hasan Azodi
Kültür ve Yüksek Öğretim bakan yardımcısı
42-
Ali Ekber Şoreşani
Eğitim ve Öğretim bakanı yardımcısı
43-
Habibullah Mehmançi
Çalışka bakanı yardımcısı
44-
Gulam Ali Mutemedi
Çalışma bakanı yardımcısı
45-
Seyyid Kâzım Musevi
Eğitim ve Öğretim bakanı yardımcısı
46-
Hasan İcaredar
Cumhuriyi İslami Partisi merkez konseyi üyesi ve Urvet'ul
Vuska dergisi müdürü
47-
Abbas İbrahimiyan
Cumhuriyi İslami partisi üyesi
48-
Huccet'ul İslam
Ekber Ejei - Cumhuriyi İslami partisi siyasi büro
üyesi
49-
Ali Asgar Agazamani
- Cumhuriyi İslami partisi üyesi
50-
Mahmud Balager -
Cumhuriyi İslami partisi üyesi
51-
Hasan Bahşayeş -
Cumhuriyi İslami partisi üyesi
52-
Mahmud Pur Veli -
Cumhuriyi İslami partisi üyesi
53-
Rıza Torabi -
Cumhuriyi İslami partisi üyesi
54-
Mühendis Mehdi
Haciyan Mukaddem - Cumhuriyi İslami partisi üyesi
55-
Muhammed Hoş Zeban
- Cumhuriyi İslami partisi üyesi
56-
Ali Drehşan -
Cumhuriyi İslami partisi merkez konseyi üyesi
57-
Cevad Serefraz -
Cumhuriyi İslami partisi merkez konseyi üyesi
58-
Huccet'ul Hüseyin
Saadeti - Cumhuriyi İslami partisi üyesi
59-
Habibullah mehdi
Zade Tali - Cumhuriyi İslami partisi üyesi
60-
Seyyid Muhammed
Musevifer - Cumhuriyi İslami partisi üyesi
61-
Muhsin Mevlai -
Cumhuriyi İslami partisi üyesi
62-
Cevad Maliki -
Cumhuriyi İslami partisi merkez konseyi üyesi
63-
Huccet'ul İslam
Abdul Hüseyin Mazendarani Savi Mazendaran bölgesi beş
kişilik tarım konseyi üyesi
64-
Mühendis Hüseyin
Ekberi Zıraat bankası genel müdürü
65-
Mühendis Hadi
Emiyni İslami mühendisler partisi üyesi
66-
Seyyid Muhammed
Paknejad Kereste ve kağıt yönetim kurul üyesi
67-
Muhammed Revaki
İran halıcılık şirketi genel müdürü
68-
Mühendis Tevhid
Remzcumin - Milli sanayi grubu yönetim kurul üyesi
69-
Ali Ekber Selimi
Cehromi Ülke istihdam teşkilatı genel sekreteri
70-
Cevad Serhaddi
Şehir ve köy koparatifler teşkilatı genel müdürü
71-
Muhammed Hasan
Muhammedi Ayni
72-
Habib Maliki
İranşehr Kaymakamlığı
73-
Mühendis Muhammed
Ali Mecidi İçişleri bakanlığı bayındırlık danışmanı
Günümüz toplumunda din adamlarının
konumu
(Şehid Ayetullah Muhammed Hüseyin Beheştinin Şehid
Üstad Mutahharinin şehadet yıldönümü dolayısıyla yaptığı
konuşmanın özeti)
Bugün saygıdeğer
kardeşimin şehadet yıldönümü dolayısıyla bir araya gelmiş
bulunuyoruz. Gerçi son
günlerde gelişen bazı olaylar bu gelişmelerle ilgili konuşmayı
gerektiriyor, ancak bir görev olarak burada din adamlarının
toplumdaki rolü ve konumu hakkında konuşmak istiyorum. Değerli
bir din adamı olan şehit Mutahharinin anma töreninde de
dinadamlarının rolü hakkında konuşmak daha uygun olur.
Burada din
adamından söz ederken benim bakış açım sınıfsal bir bakış
açısı değil, köklü bir mesele olup islam toplumu ile doğrudan
ilgilidir. Yani bu sözler islamî nizamımız, islam
cumhuriyetimizle ilgilidir ve toplumun tüm kesimlerini
ilgilendirir.Din adamları yıllar ve hatta asırlar öncesinden
beri köklü rolleri olmuştur ki şimdi hepsini bir bir
açıklamaya çalışacağız. Din adamları asil islamı topluma
anlatmakla görevliydi. Eğer insanlar dinlerini, islamı,
Kuran-ı Kerimi, sünneti, islamî inanç, ahlak ve tealimi
anlamak ve ne dediğini öğrenmek isteseydi din adamlarına baş
vururdu. Daha az aktif olan din adamları bu görevini yerine
getirmek için onlara başvuran insanları beklerdi. Daha dinamik
ve sorumluluk hisseden din adamları ise doğrudan halka
başvurup Allahın dinini tebliğ ediyordu. Ancak her halükarda
islamı anlatmak, din adamlarının göreviydi. İslamla ilgili
araştırmak, islam bilginleri, müçtehid, merci, islamî
konularda görüş bildirme yetkisine sahip olanlar,bunlar ilkin
islamî ilimler merkezleri ve dinî ilimler merkezlerinde
yetişmeli, orada gelişmelidir. Bu süreçte belgeli olmak veya
olmamak pek önemli değildi. O dönemde bunlar ictihad
derecesine erdikten sonra diğer meslektaşları tarafından halka
tanıtılırdı, yani hem tanınır hem de tanıtılırdı ve bu süreçte
hızlı veya yavaş olmak pek önemli değildi, önemli olan
güvendi. Bir dinî ilimler merkezinde gelişen ve tanıtılan bir
din adamına tüm insanlar ilmi ve fazileti bakamından
güvenebilirdi. Dolayısıyla islamı
araştırma görevi de din adamlarına aitti. Üçüncü mesele
ahlakın tezhibi ile ilgili görevdi. Din adamları sözü, ameli,
ilişkisi, hidayeti, uyarısı ve fazileti ile halkı iyi ahlaka
davet etmeli ve toplumun genel ahlakını kötülüklerden
arındırmalı ve ahlakî erdemliğe kavuşturmalıydı. Din
adamlarının bu üçüncü görevi oldukça önemliydi. 19 yıl önce
Merhum Ayetullah Brucerdinin rıhletinden sonra, ki bu
şahsiyet din adamlarının üçüncü görevi ile ilgili büyük
çabaları oldu, biz de bir merciden taklit eden bazı değerli
kardeşlerimizle görüş alışverişinde bulunduk. Bir gece
Ayetullah Meşkinî ve Ayetullah Şirazi ile birlikte
Ayetullahul-uzma Golpayganinin huzuruna gittik. Burada Kum
dinî ilimler merkezinde Ahlakî tezhibin öncelikli ve daha
etkin olması için neler yapmamız gerektiğini tartıştık.
Tartışma sırasında değerli taklit mercii imam Humeyninin
Kumda yapıcı nitelikli ahlak dersinden ve bu dersin
tesirinden söz edildi ve bu dersin yıllardan beri
tekrarlanmadığı için duyulan üzüntü dile getirildi. Tabi İmam
Humeyni o sıralarda Kum kentindeydi, ancak başka derslerle
meşguldü. Ayetullah Golpayganiden gençlik döneminde Kumda
kimin ahlak dersi verdiğini sorduk. Kendileri o dönemde ahlak
dersinin verildiğini hatırlamadığını ve seçkin din adamlarını
ahlak bakımından örnek aldıklarını söyledi ve bu meselenin
önemini onayladı. Dördüncü görev din adamlarının halka hizmet
etmesi ve sorunlarının çözümüne yardımcı olmasıdır. İnsanlar
din adamlarının hem dünya hem ahiret adamı olduğunu iyice
anlamalı, çünkü islam, dünya ve ahiret dinidir. İslamda dünya
ve ahiret ayrı değildir. Bu dünya amel yeri ve ahiret mükafat
ve ceza yeridir. Bu dünya yapma yeri ve ahiret yaptığımızdan
yararlanma yeridir. Bu dünya sırf namaz ve ibadet değildir.
Tabi namaz ve ibadet dinin sütunudur, ancak halka hizmet etmek
de vardır. Din adamları her ne kadar halka hizmet ederse
görevini bir o kadar iyi yerine getirmiş olur. Hatırlıyorum
bizim talebeler köylere gidip halka yardımcı oluyordu. Burada
önemli olan mesele halkın din adamlarını iyi anmalarıdır. Bu
durumda islam dininin mesajı daha rahat ulaştırılabilir. Din
adamları köylerde bir çok alt yapı ve sosyal hizmetlerde
bulundular. Din adamlarının bir başka görevi, ki bu görevi
oldukça hassas bir şekilde yerine getirmeli, halkı
aydınlatmaktır. Din adamları topluma sokulmaya çalışan sapık
düşüncelere karşı halkı aydınlatmalı, nitekim şimdiye kadar da
hep öyle olmuştur. Din adamları her aşamada sapık düşünceleri
görünce halkı aydınlatıp esas kurtarıcının asil islam olduğunu
ifade etmiştir. Bu doğrultuda din adamlarından bazıları sapık
düşünceye kapılanlarla karşılaşınca ilkin onları cezbetmeye
çalışırdı, tabi, tabi bazıları da biraz sert tutum sergileyip
sapıklarla kavga ederdi. Ancak cezbetmek herhalükarda daha
akıllıdır. Konuşarak, düşünceleri irdeleyerek pratik olarak
cezbetmek dışlamaktan daha etkindir.
Din adamlarının 6.
görevi zulüm ve zalimle mücadele etmektir. Din adamları egemen
olan rejim, zulüm rejimi ve adalet karşıtı rejim olduğu sürece
her alanda mücadele etti. Şimdi de nizam, islam nizamı
olmasına karşın tüm araçları, memurları islamî nizama uygun
değildir. Din adamları nerede tağut rejiminin kalıntılarını
devlet kurumlarında veya toplumda rastlarsa onlara karşı
savaşır. Din adamları bu savaşta uzun süre dilini ve kelamını
kullandı ve haklıydı da, çünkü toplumumuzun kültürü, okumaktan
ziyade dinleme kültürüdür, çünkü iyi okuyabilen insan sayısı
azdı. Ancak toplumumuz okumakta ilerleyince din adamları da
ellerine kalem aldılar ve genç talebeler kendilerini bu alanda
da geliştirmeye başladılar. Tüm bunlar din adamlarının halk
arasında yer almaları ve onlarla birlikte yaşaması içindir.
İmam Humeyninin de vurguladığı gibi din adamlarını toplumdan
ayıracak hareketlerden kaçınmak lazım. Din adamı eğer sözünün
etkili olmasını istiyorsa halk arasında olmalı ve onların
gönlünde yer almalı... Tüm bu anlatılanlar din adamlarının
1962ye dek üstlendikleri görevlerdi, tabi buna dinî ilimler
merkezlerinde ders vermeyi de ekleyebiliriz. Ancak 1962de
seçkin bir din adamı ortaya çıktı ve din adamlarının görevinde
yeni bir dönem başlattı. O zamana dek din adamları ikiye
ayrılıyordu: Siyasete karışan ve siyasetten kaçan din
adamları. Siyasi dinadamlarının sayısı oldukça kısıtlıydı ve
din adamlarının çoğunluğu siyasetten uzak durmayı tercih
ediyor ve hatta bunu daha takvalı ve faziletli olma işareti
sayıyordu. Ancak 1962de her açıdan seçkin bir din adamı
sayılan biri ortaya çıkıp şöyle dedi: Evet, din adamı tüm bu
sayılan görevleri yerine getirmelidir, ancak söz burada
noktalanmıyor. Din adamı geniş siyasi mücadelenin öncüsü
olmalı ve gerekirse çatışmadan bile kaçınmalı. İşte ancak bu
şekilde mükemmel bir din adamı olunabilir, hani hz. Ali gibi,
İmam Hüseyin gibi, hz. Peygamber gibi. Biz din adamları
kendimizi peygamberin halefi saymıyor muyuz? Hani biz, imam
Mehdinin halefiyiz, demiyor muyuz? O zaman nasıl siyasi
sorumluluk gibi ağır bir göreve göğüs germiyoruz? Din adamı
siyaset ve mücadele adamı da olmalı...
Bu sözleri sarfeden
ve din adamlarının görevi konusunda tarih^bir dönüm noktası
yaratan şahsiyet, imam Humeyni idi. Neden 1977 ve 1978
yıllarında din adamlarının toplum içindeki konumu yükseldi?
Neden bu kesimin toplum içindeki yeri genişledi? O da sırf
kısıtlı sayıda din adamı değil, bir çok din adamı camilerden
çıkarak gösterilere katıldı, camiler mücadele üsslerine
dönüştü. Plakartlar aynı mekanda yazılmaya başlandı ve halk
aynı mekanlarda toplandı. Sloganlar da camilerde hazırlandı ve
kısacası camiler esas yerini bularak gelişti, ta ki mücadele
zaferle sonuçlandı.
Şimdi gündeme gelen
yeni soru, din adamlarının bugün nasıl bir rol ifa etmeleri
gerektiğidir. Buna cevap verirken şöyle diyebiliriz:İlkin din
adamları tüm eski görevlerini korumalıdır. Dinî ilimler
merkezi öğrenim ve araştırma yeni olmaya devam etmeli, din
adamlarının kalemleri eskisi gibi etkin ve yetkin olmalı, Genç
talebeler öğrenmek, konuşmak ve daha etkin yazmaya çalışmalı.
Din adamları daima toplumun manevi, ahlakî, siyasi ve sosyal
alanlarında bulunmalı, gençlerin ne gibi kitaplar okuduğunu
bilmeli. Gençler ne gibi sorular soruyor, toplum ne gibi
sorular soruyor, bunu bilmek bile yeterli değil, bir din adamı
toplumdan birkaç gün, bir ay ve hatta bir yıl önde hareket
etmeli. Din adamları oturup yarın halk için soru oluşturacak
meseleleri konuşmalı ve gereken cevabı hazırlamalı. Bu
hazırlık tüm alanları kapsamalı. Din adamı örnek olmalı ve
halkla olan ilişkisini korumalı, hatta saptırılmış gençlere
bir baba gibi yaklaşmalı. İşte o zaman yarın sizlerin
olacaktır. Bu yüzden Kum dinî ilimler merkezinin bu rolü
oynamakta ısrarlı davranması gerekir. Genç kuşak din
adamlarıyla aynı safta yer almak istiyor, bu yüzden imar
cihadında halkı temsilen merkez konseyinde bulunan din
adamının görevi bu konuda gereken koordinasyonu sağlamalı.
İnkılap muhafızlar ordusunda da bulunan genç muhafızlar siz
değerli din adamlarından birinin aralarında olup onlarla
birlikte yaşamanızı istiyor. Burada ilginç olan talep
kışlalarına gittiğinizde onlarla aynı askerî kıyafeti
giymenizdir.Bence eğer inkılap muhafızlar ordusu gelişerek
inkılabı korumakta görevini en iyi şekilde ifa edecekse
aralarına din adamları ve üniversiteliler de katılmalı. Din
adamları eğitim kurumları ve üniversitelerde de bulunmalı.
Kültürel inkılap ve iktisadı da din adamlarının görevidir. Din
adamları İranın kalkınmasında da etkili
olabilir. |