Ehl-i Sünnetin hadis, siyer, tarih ve tefsir kaynaklarında ahir zaman kurtarıcısı İmam Mehdi (a.s) hakkında sayısız hadisler yer almıştır. Bu hadislerin tetkik edilip incelenmesi ciltlere varan kitapların yazılmasını gerektirmektedir. Biz burada o hadislerden sadece bazı örnekler vermekle yetineceğiz; isteyen kardeşlerimiz bu hadisleri ilgili kaynaklarda özellikle de ahir zaman alametlerini içeren eserlerde görebilirler. Ehl-i Sünnet kaynaklarında yer alan hadislerden bazıları şöyledir:
1- Ali (a.s)dan; dedi ki: Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu:
Dünyanın sonuna bir gün kalsa dahi, Allah zulüm ve kötülükle dolmuş olan yeryüzünü adaletle doldurması için, bizden (veya benim Ehl-i Beytimden) bir kişiyi gönderecektir.[1]
2- Ebu Hüreyreden; dedi ki: Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu:
Eğer dünyanın ömründen sadece bir gün kalmış olsa dahi, Allah o günü Mehdinin hükûmete ulaşması için uzatacaktır.[2]
3- Ebu Said Hudrîden; dedi ki: Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu:
Yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolmadıkça kıyamet kopmaz. Sonra buyurdu ki: Sonra benim itretimden -veya (tereddüt ravidendir) Ehl-i Beytimden- bir kişi zuhur edecek ve yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi, onu adalet ve eşitlikle dolduracaktır. [3]
Bu hadisi Hâkim, el-Müstedrekinde tahriç ettikten sonra, onun Şeyhaynin (Buharî ve Müslim) şartına göre sahih hadis olduğunu, ancak onu tahriç etmediklerini kaydetmiştir.
4- Huzeyfeden; dedi ki: Resulullah (s.a.a) bize hutbe okudu ve bizim için kıyamete kadar olacak olayları anlattı. Sonra da şöyle buyurdu:
Eğer dünyanın sonuna sadece bir gün kalsa dahi, Allah Tealâ o günü, evlâtlarımdan birini gönderene kadar uzatacaktır; onun ismi, benim ismimdir.
Selman; Ey Allahın Resulü! Hangi oğlundan olacak? diye sorduğunda, eliyle Hüseyinin omzuna vurarak: Bu oğlumdan. buyurdu.[4]
5- Abdullahtan; dedi ki: Resulullah (s.a.a.) şöyle buyurdu: Benim Ehl-i Beytimden, ismi benim ismim olan biri hükûmete ulaşmadıkça kıyamet kopmaz.[5]
6- Ebu Hüreyreden; dedi ki: Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu:
Eğer dünyanın ömründen sadece bir gün kalsa dahi, Allah onu o kadar uzatır ki, benim Ehl-i Beytimden bir kişi Deylem dağı ve Kostantaniyeye hâkim olur. [6]
7- Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
Doğrusu, Ali benden sonra ümmetimin imamıdır ve (onun soyundan olan) Kaim Muntazar zuhur ettiği zaman yeryüzünü, zulüm ve kötülük ile dolduğu gibi adalet ve doğrulukla dolduracaktır. Beni müjdeleyici ve korkutucu olarak seçene andolsun ki, onun gaybetinde kendini yitirmeyenler, bulunmaz ilâç gibi azdırlar.
Bu sırada Cabir kalkarak: Ey Allahın Resulü, evlâdın Kâimin bir gaybeti mi vardır? diye sordu.
Hazret: Evet, Rabbime andolsun, müminler imtihan olup kötülüklerden arınacak, inanmayanlar helâk olacaklar. Ey Cabir, bu Allahın kullarından gizlediği ilâhî işlerden bir iş ve onun esrarından bir sırdır; onda şüphe etmekten kaçının. Çünkü aziz ve yüce olan Allahın işlerinde şüphe etmek küfürdür. dedi.[7]
8- Hz. Ali (a.s), Hz. Resulullah (s.a.a)in şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
Hüseyinin evlâtlarından biri ümmetim arasında kıyam etmedikçe dünya yok olmaz. O, yeryüzü zulümle dolduğu gibi onu adaletle dolduracaktır. [8]
9- Selman-i Farisî der ki: Allah Resulü (s.a.a)inin yanındaydık, Hz. Hüseyin (a.s)ı dizlerinin üzerinde oturtmuş, onun göz ve dudaklarını öpüyordu. Bu sırada şöyle buyurdu:
Sen efendisin, efendinin oğlusun ve efendinin kardeşisin. Sen imamsın, imamın oğlusun, imamın kardeşisin. Sen Allahın hüccetisin, Allahın hüccetinin oğlusun, Allahın hüccetinin kardeşisin ve sen dokuzuncusu Kaim olan, Allahın dokuz hüccetinin babasısın. [9]
10- Emirül-Müminin Ali (a.s) buyurmuştur ki:
Allah bir grubu getirecek ki, onlar Allahı severler, Allah da onları sever ve onların arasında gaip (gizli) olan bir kişi ilâhî saltanata ulaşır. O, vadedilen Mehdidir. O, hiçbir zorlukla karşılaşmadan yeryüzünü adalet ve eşitlik ile dolduracak, küçük yaşta ana-babasından uzak düşecektir. Müslümanların şehirlerini fethedecek, zaman onun (kıyamı) için müsait olacaktır. Sözü dinlenecek; ihtiyar ve genç herkes ona itaat edecek; zulüm ve küfürle dolan yeryüzünü adalet ve eşitlikle dolduracak. O zaman onun imameti kemale erişecek ve hilâfeti yeryüzünde tespit olacak ve... yeryüzü Mehdi (a.s)ın varlığıyla bayındır ve mutlu olacaktır; nehirler akacak; fitneler, karışıklıklar ve yağmalamalar ortadan kalkacak, hayır ve bereketler çoğalacaktır... Ondan sonrası hakkında bir şey söylememe gerek yok... Benden o günün dünyasına selâm olsun.[10]
11- Ebu Said Hudrî, Resulullah (s.a.a)in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor:
Sizlere Mehdiyi müjdeliyorum. Halkın ihtilâf ve çekişme zamanında ümmetime gönderilecek ve yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi, onu adalet ve eşitlikle dolduracaktır. Gökte ve yerde olanlar, ondan razı olacaklardır. O, malları sahih olarak taksim edecektir.
Adamın birisi: Sahih olarak nasıl taksim edecek? diye sorduğunda: Halkın arasında eşit olarak (dağıtacaktır). buyurdular.
Sonra şöyle eklediler: O zamanda Allah Tealâ, Muhammed ümmetinin kalbini zenginlikle dolduracaktır ve onun adaleti onların hepsini kapsayacaktır. Öyle ki nida eden; Mala ihtiyacı olan var mıdır? diye nida edecek, bir kişiden başka hiçbir kimse kalkmayacaktır. Bunun üzerine ona; Git hazinedara; Mehdi bana mal vermeni emrediyor de. denilecek. Hazinedar ona; Seç diyecek, adam onu kendi evine getirip açınca pişman olup; Ben Muhammed ümmetinin en ihtiraslısı mı oldum, yoksa onlara yeterli olan bana kifayet etmedi mi? diyecek. Bunun üzerine o malı geri getirecek, ancak ondan geri alınmayacak ve; Biz verdiğimiz bir şeyi geri almayız denilecek. Böylece yedi, sekiz veya dokuz sene devam edecektir, bundan sonra yaşantının bir hayrı yoktur. [11]
12- Cabir bin Abdullah-i Ensarî şöyle diyor: Resulullah (s.a.a) buyurdu ki:
Mehdi benim evlâtlarımdandır; onun ismi benim ismimdir; künyesi de benim künyemdir; ahlâk ve yaratılış olarak da insanların en çok bana benzeyenidir. O gaybete çekilecek ve o dönemde halk şaşkınlık içinde kalacak, ümmetler sapıklığa düşecektir. Sonra Mehdi, parlak bir yıldız gibi ortaya çıkacak, yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi onu adalet ve eşitlikle dolduracaktır. [12]
13- Huzeyfeden; dedi ki: Resulullah (s.a.a) buyurdu ki:
Mehdi zuhur ettiğinde İsa bin Meryem de gökten inecektir; saçlarından sular damlarken Mehdi ona diyecek ki: Öne geç ve halka namaz kıldır. İsa da cevaben şöyle diyecektir: Namaz senin için ikame olunmuştur. Böylece İsa benim evlâtlarımdan birinin arkasında namaz kılacaktır. [13]
14- Cabir bin Abdullahtan; dedi ki: Allah Resulünün şöyle buyurduğunu duydum:
Kıyamete kadar ümmetimden bir taife hak üzere olup savaşacak ve muzaffer olacaktır. Sonra buyurdu ki: İsa bin Meryem gökten nazil olacak ve onların amiri ona: Gel bize namaz kıldır diyecek. İsa cevaben: Hayır, sizin bazılarınız, diğer bazılarınıza amirlerdir; Allahın bu ümmete verdiği bir üstünlüktür bu diyecektir. [14]
15- Ebu Hureyrden; dedi ki: Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu:
İsa bin Meryem nazil olup imamınız da sizden olunca ne yapacaksınız? [15]
16- Ali (a.s) dedi ki: Hz. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu:
Mehdi bizdendir; Allah onun işini bir gecede doğrultur. [16]
17- Ümmü Selemeden; dedi ki: Allah Resulü şöyle buyurdu:
Mehdi benim itretim ve Fatıma evlâtlarındandır. [17]
18- Enes bin Malikden; dedi ki: Hz. Resulullahın şöyle buyurduğunu duydum:
Biz Abdulmuttalib evlâtlarından yedi kişi cennet ehlinin efendileriyiz: Ben, Hamza, Ali, Cafer, Hasan, Hüseyin ve Mehdi.[18]
19- İbn-i Abbastan; dedi ki: Hz. Resulullah şöyle buyurdu:
Mehdi cennet ehlinin tavusudur. [19]
20- Ebu Said Hudrîden dedi ki: Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu:
Yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolacak, sonra benim soyumdan birisi zuhur edecek ve yeryüzünde yedi veya dokuz yıl hükûmet edecek, yeryüzünü adalet ve eşitlikle dolduracaktır. [20]
21- Kays bin Cabir, dedesinden; dedi ki: Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu:
Benden sonra halifeler, halifelerden sonra da emirler gelecek; emirlerden sonra da zorba hükümdarlar gelecek; sonra Ehl-i Beytimden biri çıkacak, yeryüzünü zulümle dolduğu gibi, onu adaletle dolduracaktır. [21]
22- Ali (a.s)dan; dedi ki: Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu:
Ümmetimde Hüseyinin evlâtlarından biri kıyam etmedikçe dünya yok olmaz. O, yeryüzünü zulüm ile dolduğu gibi, onu adaletle dolduracaktır. [22]
23- Huzeyfeden, dedi ki: Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu:
Mehdi benim evlâtlarımdandır; yüzü inci gibi parlayan yıldıza benzer. [23]
24- Ebu Said Hudrîden; dedi ki: Peygamberden sonra birtakım istenmeyen durumun ortaya çıkmasından korktuk; durumu Allah Resulüne sorduk. Allah Resulü şöyle buyurdu:
Ümmetim içerisinde Mehdi vardır. O zuhur edip, beş, yedi veya dokuz yıl yaşayacak. (Süredeki tereddüt, hadisin senedinde olan Zeydin tereddüdünden dolayıdır) Allah Resulü sonra şöyle devam etti: Gök yağmurunu yağdıracak, yer bitkisinden bir şeyi saklamayacak, mal yığın gibi çoğalacak; bir kişi gelip ona: Ey Mehdi, bana bağışta bulun, bana bağışta bulun diyecek. Bunun üzerine, Mehdi ona taşıyabileceği kadar mal verecektir. [24]
25- Ebu Said Hudrîden; dedi ki: Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu:
Mehdi bendendir; açık alınlı ve doğan burunludur; yeryüzünü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi, onu adalet ve eşitlikle dolduracaktır. [25]
26- Taberanî, Avf bin Malikten Resulullah (s.a.a.)ın şöyle buyurduğunu tahriç etmiştir:
Ey Avf, ümmet yetmiş üç fırkaya bölündüğünde durumunuz nasıl olacak? Onların biri cennetlik, geri kalanı ise cehennemliktir.
Sonra ahır zamanın fitnelerinden bazılarını zikretti. Sonra da şöyle buyurdu:
Sonra çok karanlık ve dehşetli bir fitne gelecek ve onu diğer fitneler izleyecek. Sonunda benim Ehl-i Beytimden Mehdi denilen biri çıkacak. Eğer onu görürsen, ona tâbi ol ki, hidayete erenlerden olasın. [26]
27- Ebu Said Hudrîden; dedi ki: Allah Resulü şöyle buyurdu: Ahır zamanda ümmetime sultanları tarafından çok ağır bir belâ inecektir. Öyle ki, ondan daha ağır bir belâ duyulmamıştır; hatta bu geniş yeryüzü onlara dar gelecektir. Yeryüzü zulüm ve haksızlıkla dolacaktır. Mümin bir kimse zulümden sığınacağı bir sığınak bulamayacaktır. Sonra Allah Azze ve Celle benim itretimden bir kişiyi gönderecek. O, yeryüzünü zulüm ve haksızlıkla dolduğu gibi, onu adalet ve eşitlikle dolduracaktır. Ondan göğün de ehli, yeryüzünün de ehli razı olacaktır. Yer, tohumundan hiçbir şeyi saklamadan yeşertecektir; gökte bulunan bütün yağmuru Allah, onlara bol bol yağdıracaktır. O, onların arasında yedi, sekiz veya dokuz sene yaşayacaktır. O zaman öyle bolluk ve esenlik ortamı olacaktır ki, ölen insanlar bile Allahın yer halkına olan hayrından dolayı tekrar dirilmeyi arzulayacaklardır. [27]
Hâkim, bu hadisi naklettikten sonra onun sahih olduğunu, ancak Şeyhyanin onu tahriç etmediklerini kaydetmiştir. Bu hadisi el-Beyanın sahibinin de naklettiğini, Taberanînin Mucem adlı kitabında, Ebu Nuaymin de Menakıbül-Mehdi adlı kitabında tahriç ettiğini kaydetmiştir.
28- Huzeyfe el-Yemanîden; dedi ki: Allah Resulünün şöyle dediğini duydum:
Zalim hükümdarlar elinden bu ümmetin vay hâline! Kendilerine itaat edenler hariç, Müslümanları katledecekler, sürgün edecekler. Mümin kimse onları mülâkat ettiğinde diliyle onlara yağcılık yapacak, ama kalbiyle onlardan kaçacaktır. Ancak Allah İslâm dinini tekrar izzetine kavuşturmak istediğinde bütün tuğyancı zalimleri helâk edecek ve ümmeti fesadından sonra tekrar ıslâh edecektir. Allah dilediğine kadirdir. Ey Huzeyfe, eğer dünyanın ömründen sadece bir gün kalmış olsa dahi, Allah o günü o kadar uzatacak ki, benim Ehl-i Beytimden bir kişi, hükûmete kavuşup İslâmı muzaffer kılacaktır. Allah vaadine hilâf etmez. O, vaadini gerçekleştirmeye kadirdir. [28]
29- Katadeden; dedi ki: Said bin Musayyibe: Mehdi hak mıdır? dedim. O: Evet, o haktır, Fatımanın evlâtlarındandır. dedi. Ben: Fatımanın hangi evlâdındandır? dedim. Said: Şimdilik bu kadarı yeter. cevabını verdi.
El-Burhan Fî Alâmat-i Mehdiyy-i Ahiriz-Zaman kitabının ikinci babında da Nuaym bin Hammad, Katadenin şöyle dediğini tahriç etmiştir: Said bin Museyyibe: Mehdi hak mıdır? dedim. O: Evet. dedi. Ben: O kimdendir? dedim. O: Fatımanın evlâtlarındandır. dedi. [29]
30- Abdullahtan; dedi ki: Bizler Resulullahın huzurunda bulunduğumuz bir sırada Haşim Oğulları gençlerinden bir grup çıka geldi. Resul-i Ekrem onları görünce, gözleri yaşla doldu ve rengi kaçtı. Abdullah diyor ki: Bu arada ben: Yüzünüzde bizi üzen bir durumun olduğunu görmekteyiz. dedim. Bunun üzerine Resulullah şöyle buyurdu:
Biz Ehl-i Beyt için Allah dünya yerine ahireti seçmiştir. Benden sonra Ehl-i Beytim, doğudan ellerinde siyah bayraklar olan bir kavim gelinceye kadar belâ, avarelik ve sürgünle karşı karşıya kalacak. Onlar hayır talep edecekler, ancak onlara verilmeyecek. Onlar savaşacak ve zafere kazanacaklar. Bunun üzerine onlara, istedikleri verilecek, fakat onlar onu, benim Ehl-i Beytimden bir kişiye verinceye kadar razı olmayacaklar. O, diğerleri yeryüzünü zulümle doldurdukları gibi, onu adaletle dolduracak. Kim o zamanı idrak ederse, buz üzerinde emekleyerek olsa bile onlara katılsın. [30]
Bu hadisin benzerini el-Burhan Fî Alâmat-i Mehdiyy-i Ahiriz-Zaman kitabında da nakletmiş ve sonunda da Emekleyerek bile olsa katılın; çünkü o Mehdidir. ibaretini eklemiştir.
31- Ali (a.s)dan; dedi ki:
Ey Resulullah! Acaba Mehdi biz Ehl-i Beytten midir? Yoksa diğerlerinden mi? diye sordum. Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu:
Mehdi bizdendir. Allah bizimle başlattığı gibi bizimle de sona erdirecek. Bizimle insanları şirkten kurtardığı gibi, bizimle de onları fitneden kurtaracaktır. Bizimle insanların kalbini şirk düşmanlığından sonra birleştirerek kardeş kıldığı gibi, fitne düşmanlığından sonra da onların kalbini bizimle birleştirerek kardeş kılacaktır.
el-Beyan kitabının yazarı bu hadisi naklettikten sonra şöyle demiştir: Bu hadis hasan ve âlidir. Onu güvenilir hadisçiler kendi kitaplarında nakletmişlerdir. Taberanî, onu Mucemül-Evsat adlı kitabında, Ebu Nuaym, onu Hilyetül-Evliya adlı kitabında ve Abdurrahman bin Hatem, onu el-Evalî adlı kitabında nakletmiştir.[31]
32- Abdullah bin Ömerden; dedi ki: Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu:
Mehdi zuhur ettiğinde başının üstünde bir bulut olacak ve oradan bir münadi şöyle seslenecek: Bu Mehdi, Allahın halifesidir, ona tâbi olun.
Yine Abdullah bin Ömerden; dedi ki: Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu:
Mehdi zuhur ettiğinde başının üstünden bir melek: Bu Mehdi Allahın halifesidir, ona tâbi olun. diye nida edecek. [32]
33- Abdurrahman bin Avf babasından naklen Allah Resulünün şöyle buyurduğunu nakletmiştir:
Şüphesiz Allah benim itretimden dişleri aralıklı olup açık alınlı olan bir kişiyi gönderecek; o, yeryüzünü adalet ve eşitlikle dolduracak ve malı bol bol dağıtacaktır. [33]
34- Ebu Said Hudrî ve Cabir bin Abdullahtan; dediler ki: Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu:
Ahır zamanda sizin bir halifeniz olacak ki, o malı saymadan (başka nakillerde de saymadan serpercesine) dağıtacaktır. [34]
35- Ebu Veddaktan; dedi ki:
Ben Ebu Said Hudrîye: Andolsun Allaha ki, başımıza hiçbir yönetici geçmiyor ki, öncekinden daha kötü olmasın ve hiçbir yeni yıl gelmiyor ki, önceki yıldan daha kötü olmasın. dedim. Bunun üzerine Ebu Said şöyle dedi: Eğer Allah Resulünden duyduğum bir şey olmasaydı, ben de dediğin gibi derdim. Ancak ben Allah Resulünün şöyle buyurduğunu duydum:
Sizin yöneticilerinizden bir yönetici olacak ki, malı serpercesine saymadan dağıtacaktır. Bir kişi gelip ondan bir talepte bulunacak; o da ona Al diyecek; kişi eteğini açacak, o da malı serpercesine onun eteğine dökecektir. [35]
36- Ebu Nazreden; dedi ki:
Cabir bin Abdullahın yanında oturuyorduk. Bu arada Cabir: İleride Irak ehline ne bir ölçü, ne de bir dirhem götürülemeyecek. dedi. Biz: Bu engelleme nereden olacak? dedik. Cabir: Acem tarafından; onlar bunu engelleyecektir. dedi. Sonra şöyle dedi: İleride Şam ehli için de ne bir dinar, ne de bir ölçek götürebilecek. dedi. Biz: Bu engelleme nereden olacak? dedik. Cabir: Rum tarafından engelleme olacak. dedi. Sonra da biraz sustu. Sonra şöyle dedi: Allah Resulü (s.a.a) buyurdu ki:
Ümmetimin sonunda bir halife olacak, o malı saymadan serpercesine dağıtacaktır."
Bu hadisi nakleden Cerir diyor ki: Ben Ebu Nazre ve Ebul-Alâya: Acaba o halifenin Ömer bin Abdulaziz mi olduğunu düşünüyorsunuz? dedim. Onların her ikisi de: Hayır. dediler.
Ayrıca İbnül-Müsenna, Abdulvahhabtan, o da Cerirden aynı senetle bu hadisin benzerini nakletmiştir. [36]
37- İbn-i Abbastan; dedi ki: Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu:
Allah bu dini Ali ile başlattı. Ali katledilince, bozulacak ve onu Mehdiden gayri hiç kimse doğrultamayacaktır. [37]
38- İbn-i Abbastan; dedi ki: Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu:
Bir ümmet ki, ben onun başında, İsa onun sonunda ve Mehdi de onun ortasındadır, nasıl helâk olabilir? [38]
39- Abdullah bin Haris bin Cazî Zabidîden; dedi ki: Allah Resulü (s.a.a) şöyle buyurdu:
Doğudan bir grup insan çıkacak ve Mehdi için -yani hükümdarlığı için- ortamı hazırlayacaklardır. [39]
40- Abdullah İbn-i Ömerden; dedi ki: Resulullah (s.a.a) şöyle buyurdu:
Bu iş, -imamet ve İslâm toplumunun önderliği- insanlardan iki kişi kalıncaya kadar daimî olarak Kureyşte olacaktır. [40]
[1]- Müsned-i Ahmed bin Hanbel, c.1, s.99, hadis: 734; Sünen-i Ebî Davud, hadis: 3734; İtikad-ı Beyhakî, s.105; Yenabîül-Mevedde, s.432; Nurül-Ebsar, s.145.
[2]- Sahih-i Tirmizî, hadis: 2157; Müntehab-u Kenzil-Ummal, c.6, s.30; Mesabîhüs-Sünne, Eşratus-Sâa babı; Sünen-i Ebî Davud, hadis: 3733.
[3]- Müsned-i Ahmed, c.3, s.36, hadis: 10887; el-Müstedrek, c.4, s.557; Yenabîül-Mevedde, s.186.
[4]- Zehairul-Ukba, s.136, Mısır basımı; Yenabîül-Mevedde, s.488-490. Bu hadisi Ebu Nuaym de Erbaune Hadisen Fî Zikril-Mehdi kitabında nakletmiştir.
[5]- Sünen-i Tirmizî, hadis: 2156. Tirmizî, bu hadisi naklettikten sonra onu Hz. Ali, Ebu Said Hudrî, Ümmü Seleme ve Ebu Hüreyrenin de naklettiklerini ve sahih olduğunu kaydetmiştir. Ayrıca bkz. Müsned-i Ahmed, hadis: 3390, 3391, 3392, 3890, 4054.
[6]- Sünen-i İbn-i Mace, hadis: 3769; Müntehab-u Kenzil-Ummal, c.6, s.30, es-Savaikul-Muhrika, on ikinci ayet; Ebu Nuaym, Erbaune Hadisen Fî Zikril-Mehdi, 36. Hadis; el-Beyan Fî Ahbar-i Ahiriz-Zaman, s.97; Kurtubî, Tezkire, s.619; el-Fusulül-Mühimme, s.280, Ebul-Alâ Attar, el-Erbaun, s.301; Camius-Sağir, c.2, s.377; el-Havî Lil-Fetava, s.64, İsafur-Rağibîn, s.150, ve...
[7]- Yenabîul-Mevedde, s.494,
[8]- Yenabîul-Mevedde, s.285, 445.
[9]- a.g.e. s.492.
[10]- a.g.e. s.467.
[11]- Müsned-i Ahmed, c.3, s.37, hadis: 10898, 11061. Ayrıca bkz. Müsned-i Ahmed, hadis: 10780, 10791, 10887, 10706, 11238, Müntehab-u Kenzül-Ummal, c.6, s.29; İsafür-Rağibîn, s.137; Nurül-Ebsar, s.155, Yenabîül-Mevedde, s.469.
[12] - Feraidus-Simtayn, c.2, s.334.
[13]- Sünen-i İbn-i Mace, hadis: 4067.
[14]- Sahih-i Müslim, hadis: 225, Müsned-i Ahmed, hadis: 14193, 14595, 19007.
[15]- Sahih-i Buharî, hadis: 3193, Sahih-i Müslim, hadis: 222, 223, 224, Müsned-i Ahmed, hadis: 7355, 8077.
[16]- Müsned-i Ahmed, hadis: 610, Sünen-i İbn-i Mace, hadis: 4075; Müntehab-u Kenzil-Ummal, c.6, s.30; Camius-Sağir, hadis: 9243, Yenabîül-Mevedde, s.488; Cevahirül-Ikdeyn, s.432 ve...
[17]- Sünen-i Ebî Davud, hadis: 3735; Sünen-i İbn-i Mace, hadis: 4076, Müntehab-u Kenzil-Ummal, c.5, s.96; et-Tacül-Camiu Lil-Usul, c.5, s.364; Mesabîhüs-Sünne, Eşratus-Sâa babı; İsafür-Rağibîn, s.134; Yenabîül-Mevedde, s.432, ve..
[18] - Sünen-i İbn-i Mace, hadis no: 4077, Yenabîül-Mevedde, s.435, Savaik-ül Muhrika, s.309, Zehair-ül Ukba, s.15, Metalib-üs Sual, ikinci bab, el- Burhan fi Alamat-ül Mehdi, ikinci bab ve..
[19] - el- Fusulül-Mühimme, s.295; İbn-i Şirveyh-i Deylemî, el-Firdevs, Elif ve Lâm babı; Yenabîül-Mevedde, s.181, 435 ve 489; Nurül-Ebsar, s.154.
[20] - Müstedreküs-Sahihayn, c.4, s.558, el-Müsned, c.3, s.28, 70, hadis: 10791, 11238; Ebu Nuaym, Erbaune Hadisen Fî Zikril-Mehdi, 2. Hadis; Telhisul-Müstedrek, c.4, s.558, ve el-Havî Lil-Fetava, c.2, s.63.
[21]- Üsdül-Gabe, c.1, s.259; Erbaune Hadisen Fî Zikril-Mehdi, 37. Hadis; Müntehab-u Kenzil-Ummal, c.6, s.30; el-Beyan Fî Ahbar-i Ahiriz-Zaman, s.98; es-Savaikul-Muhrika, s.99; el-Havî Lil-Fetava, c.2, s.64; Camius-Sağir, c.2, s.33; el-Fusuül-Mühimme, s.280; el-İsabe, c.4, s.31; Mecmauz-Zevaid, c.5, s.190; el-Erbaun, s.299; el-Kureb Fî Muhabbetil-Arab, s.134; Nurül-Ebsar, s.231; el-Fethül-Kebir, c.2, s.164.
[22]- Yenabîül-Mevedde, s.445, Meveddetül-Kurba, s.96.
[23]- Müntehab-u Kenzil-Ummal, c.6, s.30; Camius-Sağir, hadis: 9245; Yenabîül-Mevedde, s.188.
[24]- Sünen-i Tirmizî, hadis: 2158. Tirmizî, Ebu İsadan naklen bu hadisin hasen olduğunu kayderek, onun birçok kanaldan Ebu Saidden rivayet edildiğini de kaydetmiştir. Ayrıca bkz. Müsned-i Ahmed, hadis: 10737; et-Tacül-Cami Lil-Usul, c.5, s.364.
[25]- Sünen-i Ebî Davud, hadis: 3736; el-Müstedrek, c.4, s.557; et-Tac, c.5, s.364; Nurül-Ebsar, s.145; Müntehab-u Kenzil-Ummal, c.6, s.30 ve...
[26]- el-Havî Lil-Feteva, c.2, s.67; Müntehab-u Kenzil-Ummal, c.5, s.404.
[27]- Müstedreküs-Sahihayn, c.4, s.1334; İsafür-Rağibîn, s.134; Yenabîül-Mevedde, s.341, ve...
[28]- Yenabîül-Mevedde, s.448, el-Burhan Fî Alâmat-i Mehdiyy-i Ahıriz-Zaman, ikinci bab.
[29]- Yenabîül-Mevedde, s.432.
[30]- Sünen-i İbn-i Mace, hadis: 4072.
[31]- Yenabîül-Mevedde, s.491; Nurül-Ebsar, s.155; el-Burhan Fî Alâmat-i Mehdiyy-i Ahıriz-Zaman; el-Melâhim vel-Fiten, 191. bab.
[32]- Ebu Nuaym, Erbaune Hadisen, 16. Ve 17. hadis.
[33]- Yenabîül-Mevedde, s.423; İsafür-Rağibîn, s.135.
[34]- Sahih-i Müslim, hadis: 5190, 5191; Müsned-i Ahmed, hadis: 10589, 10911, 11030, 11152, 11478; Yenabîül-Mevedde, s.182, 230; et-Tacul-Cami Lil-Usul, c.5 s.363.
[35 ]- Müsned-i Ahmed, hadis: 11502.
[36]- Sahih-i Müslim, hadis: 5189; Müsned-i Ahmed, hadis: 13886.
[37]- Yenabîül-Mevedde, s.445, 259.
[38]- Tarih-i İbn-i Asakir, c.2, s.62; Müntehab-u Kenzil-Ummal, c.6, s.30-31; es-Siretül-Halebiyye, c.1, s.227.
[39]- Sünen-i İbn-i Mace, hadis: 4078.
[40]- Sahih-i Buharî, hadis: 324 ve 6607; Sahih-i Müslim, hadis: 3392; Müsned-i Ahmed, hadis: 4519, 4600 ve 5847.