www.EhlibeytKutuphanesi.com
içindekiler                                           



EHL-İ SÜNNET VE ŞİA 'DA İNANÇ....../ 47



                EHL-İ SÜNNET VE ŞİA'NIN NÜBÜVVET KONUSUNDAKİ İNANÇLARI

        Şia ve Ehl-i Sünnet'in ihtilaf ettikleri konulardan biri de "Ma'sumiyet" konusudur. Şia'ya göre Peygamberler (Allah'ın selamı onlara olsun) elçi olarak gönderildikten önce de sonra da ma'sumdurlar. Ama Ehl-i Sünnet'e göre onlar, ancak ulaştırdıkları Allah'ın kelamı hususunda masumdurlar, diğer hususlarda ise aynen diğer insanlar gibi, bazen isabetli karar verebildikleri gibi ve hataya da düşebilirler.

        Bu konuda Ehl-i Sünnet kendi Sihahlarında Rasulullah (s.a.a)'ın bir çok defalar (neuzu billah) hataya düştüğünü ve bazı sahabinin O'nu irşad edip doğruya yönelttiğini ifade eden bir takım rivayetler de nakletmişlerdir. Örneğin Bedir esirleri konusunda güya Rasulullah (Allah'ın selat ve selamı ona ve Ehl-i Beyt'ine olsun) hata yapmış, Ömer ise doğru karar vermiş ve eğer Ömer olmasaymış Resuluılah (s.a.a) helak olacakmış!...(1) Veya naklettiklerine göre Resuluılah (s.a.a) Medine'ye geldiğinde onların hurma ağaçlarını aşıladıklarını görünce onlara "Ağaçları aşılamayın ki daha iyi ürün versinler" demiş. Fakat aksine hurma ağaçları kötü ürün vermiş ve onlar Resulullah'a gelip şikayet edince
 

                                                

--------------------------
ı - Bunu İbn-i Kesir "El Bidayetu Ve'n Nihaye' adlı kitabında İmam Ahmed b. Hanbel, Muslim, Ebu Davud ve Tirmizi'den nakletmiştir.



48  /  DOĞRULARLA BİRLİKTE

        Hazret "Siz dünya işlerinizi benden daha iyi bilirsiniz" demiştir. Ayrı bir rivayete göre de şöyle buyurmuştur.

                   

        Yani: "Ben ancak bir beşerim; eğer size dininizle ilgili bir şeyi emretsem onu tutun, ama eğer kendi görüşümden bir şey emredersem ben ancak bir beşerim." buyurduğu nakledilmiştir' (1)

        Yine Ehl-i Sünnet'te nakledilen başka bir hasusta şudur. Güya Rasulullah (s.a.a)'e sihir yapmışlar ve bunun üzerine o Hazret günlerce ne yaptığını bilmezmiş. Hatta hazret kadınlarıyla ilişkide bulunduğunu zannedermiş. Halbuki gerçekte böyle bir şey sözkonusu bile değilmiş.(2) ve yine Hazreti kendisi yapmadığı herhangi bir işi yaptığını hayal
edermiş.(3)

        Bir diğer rivayette de güya Hazret namaz kılarken yanılmış ve kaç rek'at kıldığını bilememiş(4) veya namazda uyumuş ve uykusu o kadar derinmiş ki horladığını duymuşlar ve daha sonra da uyanarak abdest almadan

--------------

ı - Sahih-i Müslim, El Fezail Kitabı, c.7, s.95. Müsned-i Ahmed, c.l, s.162 ve c3., s.152.
2 - Sahih-i Buhari, c.7. s29
3 - Sahih-i Buhari. c.4. s.68.
4 - Sahih-i Buhari. c.1, s.l23 ve c.2, s.65.



EHL-İ SÜNNET VE ŞİA'DA İNANÇ. . . / 49

namaz kılmış.(1) Ve yine naklediyorlar ki, O Hazret gazaplanınca bazen la'neti hakketmeyen birisine söver lanet edermiş ve daha sonra.

                          

        "Ey Allah'ım, ben sadece bir beşerim; müslümanlardan hangi birisine lanet etsem veya sövsem sen bunu onun için bir sadaka ve rahmet karar kd!" diye söylermiş.(12)

        Diğer bir rivayetlerine göre de güya Hazret, Aişe'nin evinde bacakları açık bir vaziyetde sırt üstü uzanmış olduğu bir sırada, Ebu Bekir içeri girmiş, Hazret hiç istifini bozmadan onunla konuşmuş; sonra da Ömer içeri girmiş onunla da aynı şekilde konuşmuş. Ama Osman izin isteyince, kalkıp oturmuş, kendisini toparlayarak elbisesini düzeltmiş. Aişe bunun nedenin sorunca, Hazret:

                                        

        "Ben meleklerin bile haya ettiği bir şahıstan haya etmiyeyim mi?" diye cevap vermiştir.(3)

       
 Yine rivayet ediyorlar ki, Hazret güya Ramazan ayında

-----------------

ı - Sahih-i Buhari, cl, s37,44.171.
ı - Sünen-i Daremi, Kitab'ur Rikak.
3 - Sahih-i Müslim, Bab'u Fezail-i Osman, c7, .s.117.



50 DOĞRULARLA BİRLİKTE

cünüp olarak sabaha kadar kalır ve böylece sabah namazını kazaya bırakırmış.(1)

        Ve bu ceşit akıl ve nübüvvetIe bağdaşmayan, naklini gerekli görmediğimiz bir çok rivayet sözkonusu kaynaklarda mevcuttur.(2)

        Ama Şia'ya gelince onlar - Ehl-i Beyt İmamlarından aldıkları ta'lim üzere Peygamberleri ve özellikle de Hatemün Nebiyyin olan Hz. Muhammed (s.a.a)'i bu gibi münasebetsiz yakıştırmalardan uzak bilerek Peygamberlerin (a.s) ister küçük ve ister büyük her türlü günah ve kötülüklerden pa k oldukları na inanıyorlar. Şia'ya göre Rasulullah Hazretleri her türlü hata, unutkanlık, yanılma ve sihir edilmekten kısacası her türlü günah, hata ve aklı gideren etkenlerden masumdur. Hatta Rasulullah (s.a.a) yolda yürürken birşeyler yemek, yüksek sesle gülrnek, yersiz yere şaka yapmak gibi halkın nazarında kötü sayılan, nübüvvet ve güzel ahlakla bağdaşmayan her türlü davranıştan bile kaçınırdı. Nerde kaldı ki, Rasulullah (s.a.a) halkın gözü önünde yüzünü karısının yüzüne dayayıp zencilerin dans edip oynamalarını seyretsin.(3) Veya karısının da bulunduğu bir savaşta, karısıyla yarışmaya girip bir defasında Peygamber Unu koşuda yensin, diğer bir defada da hanımı O'nu yensin ve "Bir bir berabere kaldık" demiş olsun.(4)

---------------------------

ı - Sahih-i Buhari, c2, s232, 234.
2 - Sahi-.i Buhari, c3, 2.114, ve c.7, s.96
3 - Sahih-i Buhari, Kitab'ul iydeyn, c.3, 228 ve c.2, s.3
 
4 - Müsned-i imam Ahmed b.Hanbel,
c.6, s.75.



EHL-İ SÜNNET VE ŞİA'DA İNANÇ......./ 51

        Şia, peygamberlerin ma'sumiyetiyle çelişen bu tür rivayetleri, Emeviler ve uşakları tarafından, Rasulullah (s.a.a)'in değerini düşürmek ve en azından tarihin tescil ettiği kendi kötü hareket ve utanç verici hatalarına bir mazeret bulmak amacıyla uydurdukları düzme rivayetler olarak bilmektedirler. .

        Bazılarının uyduruk rivayetlerinde yer aldığı gibi Zeyd'in kansı olan Zeyneb'i başını tararken gördüğünde Rasulullah (s.a.a) O'na aşık olup "Sübhanellah-i Mükallibel Kulub" yani, kalpleri değiştiren Allah'ı tenzih ederim".(1) dediği veya Aişe'ye meyledip diğer karılarına adaletsiz davrandığını ve bunun üzerine diğer karıları bir defa Fatıma ile bir defa da Cehş kızı Zeynep ile birlikte gelip Ondan adaletle davranmasını istediklerini ifade eden temelsiz rivayetler(2) doğru kabul edilecek olursa kısacası Rasulullah (s.a.a)'in hata yapıp - neuzu billah - heva-hevesine uyması sözkonusu olursa artık Ebu Süfyan oğlu Muaviye, Mervan b.Hakem, Amr b. As, Yezid b. Muaviye gibi büyük günahlar işleyen Allah'ın haramını helal eden, suçsuz insanlan öldüren kimseler için de bir kınama sözkonusu olmaz.

        Şia İmamları olan Ehl-i Beyt (Allah'ın selamı onlara olsun) Rasulullah (s.a.a)'in her türlü hata ve günahtan ma'sum olduğunu beyan etmiş ve zahiri anlamıyla bunun aksini ifade ettiği sanılan ayetlerin te'vilini (bu ayetlerden

---------

ı. Tefsir'ul Celaleyn  yani "Allah'ın aşikar etmek  istediğini kalbinde gizlemek. istiyorsan" ayetinin tefsirinde.

2
.. Sahih-i Müslim. Bab-u Fezail-i Aişe, c:7, s.l36.




52 i DOĞRULARLA BİRLİKTE

kastedilen hakiki anlamalarını) açıklamışlardır. Mesela : "Yüzünü ekşitti ve döndürdü" ayeti gibi zahiri anlamıyla Peygamberi bir nevi kmadığı sanılan veya

                                                     


        "Senin geçmişteki ve gelecekteki günahını bağışlasan diye" ve

                                                              
        "Gerçekten Allah peygamberinin tevbesini kabul etti" veya


        "Allah seni affetsin niçin onlara müsaade ettin" gibi zahiri anlamıyla Peygambere günah isnad eden ayetleri Ehl-i Beyt imamları Peygamber (s.a.a)'in ma'sumiyetiyle çelişmeyecek bir şekilde te'vil etmişlerdir. Böylece bu tür ayetlerden hiç birinin Hz Resuluılah (s.a.a)ın masumiyetiyle bir çelişkisi kalmamaktadır. Çünkü, bu tür ayetlerde kastedilen asıl mana ayet in zahirinden anlaşılan mana değildir, çoğunda mecazi anlamlar sözkonusudur. Bu tür tabirler Arap dilinde çoktur. Kur'an-ı Kerim'de de bunun örnekleri mevcuttur. Bu gibi konularda gerçeğin ne olduğunu bilmek isteyenler Şia alimlerinin yazdığı tefsirlere, örneğin Allame Tabatabai'nin yazdığı "EI Mizan", Ayetullah Hoi'nin "EI-Beyan" ve Muhammed Cevad Muğniye'nin


EHL-İ SÜNNET VE ŞİA'DA İNANÇ....... / 53

yazdığı "El Kaşif' ve Tabersi'nin yazdığı "El İhticac" gibi tefsir ve hadis kitaplarına müracaat edebilirler- Bu kitapta ben her iki fırkanın inançlarına ana hatlarıyla kısaca işaret ederek şahsen, inandığım inançları açıklamak istediğim için ma'sumiyetle ilgili konuların teferruatına geçmekten kaçındım. Ben görüş olarak peygamberler ve onlardan sonra gelen vasilerinin ma'sum oluşunu savunmaktayım. Işte bu inanç benim içimi rahatlatıp, şüphe ve hayret kapısını yüzüme kapamaktadır.

        Ama peygamberlerin yalnızca Allah'ın kelamını tebliğ etmekte ma'sum olduklarını ifade eden görüş ise delilden yoksun bir iddiadır. Zira bu taktirde peygamberin filan sözünün Allah katından olduğu ve öbür sözünün ise kendi aklından olduğunu ayırt etmek için bir delil getiritemez. Böylece; sözlerinin bazıları masumdur ve bazıları ise masum değildir diye ayırt etmek tamamen yersizdir. Dinin kutsiyetinde, şüphe ve tereddüde yolaçan bu çelişkili
görüşten, Hak Te Burada hidayet bulduktan sonra dostlarımla yaptığım bir tartışmayı hatırlıyorum. Ben onlara Rasulullah (s.a.a)'ın mutlak olarak masum olduğunu ispatlamaya çalışıyordum; onlar da beni Rasulullah (s.a.a)'ın sadece Kur'an'ı tebliğ etmek hususunda masum olduğuna ikna etmeye çalışıyorlardı. Tartıştığım kimselerin arasında 'Tuzıt'ten (El Cerid bölgesine bağlı bir yer)(1) bir üstad da bulunuyordu. Bu

------------------------------

1 - "El Cerid" bölgesi Tunus'un Güneyinde "Kafese' şehrinden 92 km uzaklıkta yeralan bir bölgedir.




54DOĞRULARLA BİRLİKTE

arkadaşların hepsi zeka, ilim ve ince fikirlilikle tanınan kimselerdi. O üstad biraz düşündükten sonra "Dostlar benim bu konuda bir görüşüm vardır" dedi. Hepimiz, "Buyurun, görüşünüz nedir?' diyerek sözü ona verdik. O şöyle dedi:

"Et- Ticani kardeşimizin Şiadan naklettiği görüş, gerçekten de hak ve doğru bir sözdür. Bizim de Rasuluılah (s.a.a)'m mutlak olarak masum olduğuna inanmamız gerekir. Aksi taktirde hatta Kur'an'm kendisinde bile şüpheye düşeriz." dedi. Onlar, 'Niçin?' diye sorunca, hemen şöyle cevap verdi: "Acaba Kur'an'm surelerinden her hangi birisinin altanda Allah'an imzası mı var...?"

        Üstadın imzadan maksadı, ahid ve mektupların sonunda kime ait olduklarını belirten özel bir simge idi.
        O'nun bu ilginç tesbiti, herkesin ilgisini çekti. Çünkü, bu sözüyle zarif bir noktaya temas ediyordu. Zira, taassubu olmayan insaflı bir insan aklıyla derin düşünecek olursa şu hakikatle karşılaşacaktır, Kur'an-ı Kerim'in Allah'ın kelamı olduğuna inanmak O'nu ulaştıran Elçi'nin bütün davranışlarında ve sözlerinde mutlak olarak masum olduğuna inanmayı gerektirir, zira, mutlak surette masum olmayan bir şahsın Allah-u Teabi'nın kelamını duyduğunu iddia etmesi ve Cebnlil'i vahyi indirirken gördüğünü ileri sürmesi o hakikatleri görmeyen insanlar için güven kaynağı olamaz. (Başka bir ifadeyle, Peygamber (s.a.a) en büyük müdzelerinden olan Kur'an-ı Kerim, Peygamber'in
hak



EHL-İ SÜNNET VE ŞİA'DA İNANÇ.../  55


peygamber olduğunu ve Kur'an'ı Kerim'in ilahi bir kitap olarak Allah tarafından indirdiğini isbatlamaya yeterlidir. Ama Kur'an'da yer alan bütün teferruatların mesela, her hangi bir ayet in veya kelime ve harfın Allah tarafından geldiğine ve hiç bir harfinin değişmediğine inanmak, Peygamber (s.a.a)in mutlak surette hertürlü büyük ve küçük hatadan masum olduğuna inanmaya bağlıdır, ve Şia peygamberler hakkında böyle bir inanca sahiptir. Kısacası Şia'nın; masumiyet konusundaki görüşü, kalbi tatmin eden, şeytan'ın ve nefsin vesveselerini yok edip fitne arayanların özellikle de inanç ve dinimizi yıkmak, Efendimiz Rasulullah (s.a.a)'a (neuzu billah) bir eksikliği isnad etmek için behane peşinde olan Yahudi, Hırıstiyan ve din düşmanlarının önünü alan çok sağlam bir inançtır. Onlar çoğu zaman Sahih-i Buhari ve Müslim'in Hz. Rasulullah (s.a.a)'a isnad verdikleri davranış ve sözleri aleyhimize delil göstermektedirler. Oysa gerçekte Rasuluııah(s.a.a) bu gibi davranışlardan münezzehtir.(1)

        Elbette gayr-i müslimlere Buhari ve Müslim'in kitabında bazı zayıf hadislerin de olduğunu inandırmak bir haylı zor meseledir. Zira onlar hemen bu kitapların Ehl-i Sünnet

- - - - - - - - - - - - -- -- --------

1 - Buhari, Sahih'inin 3.cildinin 152.sayfasında, Şehadat kitabının, Şehadet'ül A'ma bölümünde tahriç ettiği bir hadiste şöyle diyor: ibn-i Ubeyd b.Meymun bize şöyle rivayet etti; Bize isa Aişe'den şu haberi verdi: "Resulu//ah (s.a.a) bir gün birisinin mescitte Kur'an okuduğunu  duyduğunda şöyle buyurdu:
"A//ah rahmet etsin ona, falan surelerden unuttuğum için söylemediğim falan ayetleri hatırlattı bana"



56 i DOĞRULARLA BİRLİKTE

tarafından sahih kabul edildiğini ileri sürebilirler. Ehl-i Sünnet'e göre Allah'ın Kitab'ından sonra Sahih-i
Buhari en doğru kitap kabul edilmektedir.